70-80 yıllık geçmişe sahip olan resimli/fotoğraflı bir yazın türüdür. içeriğin dizaynı, olayların zihinlerde canlandırılabilmesi amacıyla resimlere eklenen kısa yazılar, okuma tembelliği çekenler sayesinde kısa zamanda geniş bir kitleyi etkisi altına almasına yol açmıştır.
Fotoromanların Başlangıçta magazin haberlerini takip eden gelir ve eğitim seviyesi düşük insanlar arasında yaygınlaştığı düşüncesi oluşmuştu. okur kitlesine atıfta bulunan ve bir nevi bir yaşam tarzını ve düşünüşü halka zerk etme görevi üstlenen bu türe, sinemamızda da çokça yer verildiğini görürüz. özellikle benim de takip ettiğim “seksenler” gibi dizilerde, “ekşi elmalar” sinema filmi ve benzeri gibi eskileri konu alan yapımlarda bu türün birçok sahnede belirdiğini görebiliyoruz. sadece Bu iki örneğe baktığımızda bile hedef kitlenin yapısı hakkında yerleşen kanaate şahit olamasak da bu konuda oluşan fikir az çok netleşiyor. Sinema ve televizyonun yüzü olan oyuncuların fotoğraflarının bu türde kullanılmaya başlanması ise türün yazın alanında altın çağlarını yaşamasını sağlamıştır. Sonrası ise herkesin malumu, gelişen teknoloji bu türü, haliyle sektörü de bitirdi.