bu gün (14 haziran 2020 saat 17:24) bingöl karlıovada meydana gelen 5.7 büyüklüğünde deprem yüzünden, sözlüklerde neredeyse hiç bir vatandaş için bu olayın haber değeri bile taşımaması ve oynanan maçlar kadar bile konu edilmediğini gördüğüm için deprem konusu yeniden takıldı kafama.
bu ülkenin akla gelebilecek bütün sorunlarından çok daha önemli ve büyük sorunu. deprem ülkesi olduğumuzu herkes biliyor ama hiç kimse hiç bir şey yapmıyor. her insanımızın üzerine bi alışılmışlık, boşvermişlik çökmüş durumda, siyaset deseniz atalet ve adam kayırma, cebini doldurma veya sıra bana gelsin de ben cebimi doldurayım derdinde.
bu ülke için bütün partiler bir çok süper, über, asrın, yüzyılın projesi diye bir şeyler sıralıyor ya seçim zamanı geldiğinde.
ben size söyliyeyim bu ülke için asıl büyük proje
"istanbul şehrinin iş ve nüfus yoğunluğunun büyük kısmının, anadolu şehirlerine taşınması ve istanbul'dan, sakarya'ya kadar olan sanayi ve nüfus yoğunluğunun azaltılmasıdır."
her vatandaşın bu ülkenin geleceği için, akla gelebilecek her türlü hizmet ve beklentiden önce, bütün siyasi partilerden bunu talep etmesi, zorlaması boynunun borcudur.
benim inancım bu, keşke benim gibi düşünen insanlar artsa ve büyük çoğunluğa ulaşabilse. bunun basit bir şey olmadığını, bir çok insanın hemen itiraz edeceğini, bazılarının "ulan salağa bak ya, ne saçma bir şey" diye dalga geçeceğini ve çok ama çok zor bir şey olduğunu biliyorum. eğer bu ülke onca maliyetine, yüküne, karmaşasına, götürülerine rağmen bunu gerçekleştirebilirse, emin olun bu ülkede bir çok şey değişecektir. bu proje ülkenin düşünsel, kültürel, ekonomik yapısının bile olumlu yönde değişmesine katkı sağlayacaktır.
bir çok insan o bölgedeki yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesinden bahsediyor. hadi diyelim gerçekten istanbul'dan sakarya bölgesine kadar depreme dayanıksız bütün yapıları elden geçirdik ve dayanıklı hale getirdik. sebep? neden? neden hala bütün sermayemizi aynı bölgeye gömüyor, büyün insan kaynağımızı bir yere yığıyoruz. bir çok bahane duyar gibiyim, bence o bahaneler sadece bahaneden öteye geçmiyor.
hiç kimse düşünmüyor mu, anlamakta zorlanıyorum bazen. istanbul, izmit, sakarya, bolu bölgesinde 99 depremi gibi bir deprem olursa bu ülke ne hale düşecek farkında mısınız?
şu andan itibaren istediğiniz gelişimi gösterin, ister gebze'deki teknoloji merkeziniz dünyanın ikinci silikon vadisi olsun, isterseniz izmit ve sakarya'daki otomobil fabrikalarınız dünyanın en beğenilen otomobillerini üretiyor olsun, maliye bakanımızın bu gün söylediği gibi istanbul dünyada faizsiz bankacılığın hatta tüm dünyanın ticaret merkezi olsun, bunların hepsi boş.. çünkü olabilecek bir depremle birlikte o çok gelişmişliğinizin falan hiç ama hiç esamesi bile kalmayacak, yerle bir olacaksınız. ve biz bütün ülkenin imkanlarının, parasının, birikmiş aklının, insan kaynağının çoğunluğunu istanbul'a aktardığımız için sap gibi ortada kalan yarım bir ülke haline geleceğiz.
düşüncemin içinde eksikler, hatalar, yanlışlar olabilir ama sadece işin özünü düşünün; bu ülke sadece depremin ortaya çıkaracağı yıkımdan kurtulmuş olmayacak. istanbul'un kalabalığına, karmaşasına gömülmüş bu ülkenin içine sığamayan potansiyeli, anadolu'nun işe, devinime aç duru birikimiyle birleşince neler ortaya çıkar.
neden hiç kimse bunun için bir şey yapmıyor? neden vatandaşlar bir şey talep etmiyor? kaynayan bir kazanın içinde, onun içinden kurtulmanın dışında bir şey konuşmanın hiç anlamı var mı?
not: bunları yazarken aklımda geldi, gelişmiş ülkeler içinde (arazisi ve imkanı olmasına rağmen) neredeyse ülkeye ait bütün servetini, insan kaynağını bir bölgeye toplayan başka ülke var mı, merak ettim. araştırıcam.