Tüm tartışmaları, iddiaları, suçlamaları, tarafgir yorumları ardında bırakarak, 12 haziran'da tekrar başlayacak organizasyon. 2020 yılı, öngörülmesi mümkün olmayan olaylarla birlikte başladı ve yıl bazında yarısını tamamladı. Bıraktığı maddi, manevi hasarların tesiri zannımca uzunca bir süre daha devam edecek ve her zaman dediğim gibi dünyayı her konuda yeni bir şeyler söylemek zorunda bırakacak.
Normalleşme sürecinin normalleştirilme çabası ile birlikte alınan kararlar neticesinde (doğru, yanlış bilemem ama nihayetinde bir şekilde bu kararlar yakın gelecekte alınacaktı.) birçok kimse, temel ihtiyaçlar kaygısı ile hayatına devam etmek durumunda artık. Düşük ücret gruplarına mensup işçilerin, emekçilerin, hizmet sektörü çalışanlarının iktisadi hayata devam zorunluluğu ne kadar elzem ve normal karşılanması gereken bir durum ise, profesyonel sporcular için de aynı duygu ve izlenimlerin geçerli olması gerektiğini savunmuşumdur hep. Dolayısıyla futbol düzleminde sezonun tekrar başlayacak olmasına şahsım adına sevindim. Seyircilere ve sporculara yönelik alınacak ekstra bir önlem olması gerektiğini düşünmemekle beraber şayet böyle bir ahlaki kaygı ve belirli sağlık kriterlerini karşılama zorunluluğu var ise, arabesk söylemle evine ekmek götürme amacı ile her gün toplu ulaşım araçlarını kullanan insanlara da aynı özverinin ve hassasiyetin gösterilmesinin gereklilik değil, zorunlu olduğunu da söylemek isterim.
Buraya kadar elimden geldiğince fanatiklikten uzak kalarak, objektif yorumlarıma ek olarak, samimi hislerimi paylaştım. Federasyon'un, yeni takvim öncesinde fikstür ile ilgili aldığı kararlar, çürütülebilecek veya cevap verilebilecek nitelikte de olsa ne yazık ki bir takım paranoyakça düşüncelere yol açmakta. Ligin geri kalan kısmındaki şampiyonluk yarışının hangi takımlar arasında geçeceğini sanırım hepimiz biliyoruz. Bu takımların istisnasız hepsinin aynı zaman diliminde oynanması sağlanabilirdi. Hiçbir dedikoduya, tevatüre yol açmayacak şekilde bir takımın, yarıştaki diğer takımdan önce veya sonra oynamaması sanırım becerilmeyecek bir şey değildi.
Her neyse; gerek önümüzdeki bu kısa takvimde, gerekse bundan sonra gerçekleşecek tüm toplumsal / sanatsal / sportif organizasyonlarda imamlardan, siyasilerden, lobilerden, mafyalardan izole olmuş yarışmalara tanıklık eder ve barış, güven, huzur duyguları içerisinde gönül rahatlığı ile sevinçlerimizi paylaşır, üzüntülerimizi dile getiririz ve aynaya gönül rahatlığı ile bakma imkanı buluruz.
Demeden olmaz, bağışlayın : O sene, bu sene çocuklar. Dik oynayın, zafer yakındır !