iş yeriyle, uygulamalarıyla ve alınacak kararlar ile ilgili olarak, çalışanlarına söz hakkı tanıyan, on numara ortama sahip kuruluşlar. çok sevdiğim bir yazar var, demin kendisiyle yazışıyoruz (gelişimin üzerinden kısa süre geçmiş olmasına rağmen hıza sosyalleştim, insanlarla özelden muhabbet ediyorum falan havasını verebilmiş olduğumu umuyorum) ona da anlattım, bizimki mesela böyle bir yer. toplandık hepimiz iki ay önce, son toplanışımız oldu zaten, hala bilmiyoruz bir daha ne zaman bir araya gelicez, unuttuk birbirimizi, şirketin adını bir kerede söyleyemez haldeyiz artık ufaktan, bu gidişle zaten emekli olup dönmeyecekler var, dediler arkadaşlar burj khalifa'dan taşınıyoruz, evet dubai'de burj khalifa'da bizim iş yerimiz, üç bininci katta, n'oldu bi buruldunuz, tamam burj khalifa'da değil, bi denedim öyle, kadıköy'deyiz mutlu olabilirsiniz, dediler arkadaşlar kadıköy'den taşınıyoruz, herkes fikrini söylesin lütfen, herkes yazdı çizdi söyledi bir şeyler, ertesi gün toplantıda adı 1 kere geçmemiş bir yer açıklandı. alkışladık falan. ulan bir kişi de demiyor ki kardeşim burayı kim söyledi. her bokta "biz ingiliz terbiyesine sahip bir şirketiz arkadaşlar, herkes söyleyecek, herkes konuşacak", lan direk ingiliz terbiyesi zaten, sorun zaten o, her şeyi sorarlar, ömür geçirdik şurada, daha dediği dikkate alınmış 1 kişi, gerçekleşmiş 1 örnek olay yok. soruyorlar ama. allahı var. türkiye gibi. seçim var, oy veriyorsun. seçim yok diyen, oy verdirmiyorlar diyen yalan der. ama yönetebiliyor musun o var. olsun, seçim var.