öyle yazın tatilde gezmeye gidip "ay domatesler" demeye benzemiyor. sana "buyur" diye çay, gözleme yığan köylü yanına yerleşince... neyse.
Ben bütün avantajı planlama yeteneği olması gereken beyaz yakanın bu kadar plansız programsız kulaktan dolma bu işlere atlamasını anlamıyorum. arkadaşın muğla köyündeki evinin yakınlarına on senedir gelip gelip, batıp dönüyor millet. 10 çift olmuştur. "avakado yapacağız", "arıcılık yapacağız"... yılmaz güney filmlerinde kalmışlar. "modern gübre atarsan köylü gibi sürünmezsin". he mnakoyum bi akıllı sensin. ağzını bir açıyor, üçüncü cümleden sonu belli. ha filmi de kendi izlememiştir, izleyen babasından dinlemiştir.
yağış rejimine bakmamış, kışın iklimine zahmet edip göz atmamış, sonra "ev rutubetli, kafamıza yağmur damlıyor". "ev alacak, tamir ettirecek param yok". şu kanada'ya gidip kardan soğuktan şikayet eden türk fıkrasına benziyor. gerçi onun da canlı örneği çoktur eşelesen.