Bir devlet içün çarha temennâdan usandık
Bir vasl içün ağyâra müdârâdan usandık
Hicran çekerek zevk-ı mülâkatı unuttuk
Mahmur olarak lezzet-i sahbâdan usandık
Düştük katı çoktan heves-i devlete ammâ
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
Dil gamla dahi dest ü girîbandan usanmaz
Bir yer içün ağyâr ile gavgadan usandık
Nâbî ile ol âfetin ahvâlını nakl et
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâ'dan usandık
Günümüz Türkçesiyle:
1-Mutluluk için feleğe yalvarmaktan bıktık, usandık. Sevgiliye kavuşmak için ellere şirin görünmekten usandık.
2-Ayrılık çeke çeke buluşup görüşmenin zevkini unuttuk. Sarhoş ola ola şarabın tadından bıktık, usandık.
3-Epeydir kendimizi mutluluk arzusuna kaptırdık ama; şimdi o kişiye huzursuzluk veren ihtirastan usandık.
4-Gönül, hâlâ üzüntüyle uğraşmaktan usanmadı; biz ise bir sevgili için ellerle kavga etmekten usandık.
5-Bize Nâbî ile o güzelin arasındaki olup bitenleri anlat; artık Leylâ ile Mecnûn masalından bıktık, usandık.
Bu şiir Türk edebiyatında devrimin temel taşlarındandır. Artık divan edebiyatının kendisini tekrar eden imgelerinden bıkkınlık açık şekilde dile getirilmiştir.