Yanlış Yaptın Şövalye bıçaklarını saklayan akşamüstlerinde bildik şarkıları dinledik sandıktan çıkarıp bildik sevdalara dokunmadık şarkıları alırken. belinin çok altında ince bir çizgi çay kalan bardağına sesleniyordu müezzin. içimizin karmakarışık sesleri sen neyden vazgeçtin? uykuları bölüp bölüp kaçmak toplu mutsuzluk ayinleri yüzüne nasıl da tapıyorsun sakladığını sanarak dikenli üzüntünü gülüşlerin, güzel gülüşlerin testlerden kalıyor hep bazı şeylerin pozitif olması iyi değildir şövalye. kime kurban diye? kurbana sormadan, ama hiç sorulmamıştır değil mi? ismail'e sorulmadığı gibi. "dur ismail bu tanrımla benim aramda" "baba bıçak elinle boğazım arasında" denmemiştir şövalye. kurbana söylemeyiz sesi vicdanımızı sızlatmasın diye.
ıslak sokaklara düşen ışığın eflatun gözleri sadece o kadın biliyor bunu yürütemeyeceği yakınlıkların kahramanı olan milyonlarca insandan biri. tanrılardan hangisiydi zeus muydu taşıyamayacağı yükü vermeyen pardon o şerefsiz bir tecavüzcüydü şimdi affedilecek bir parantez açıyorum tecavüzlerin tanrı olduğu dünyanın kapattım sisifos taşıyabiliyordu yükünü vicdanı rahat olanların yapabildiği bir şey bu.
tanrı çiçekleri açtıran ve soldurandır tanrı güldüren ve ağlatandır insan ağlayan ve ağlatandır insan gülen ve güldürendir insan tanrıya oynayandır.
kasımın ellerini tutamayan ve ayları yitiren kargaların gözlediği, küçük mezarcı gözyaşların baharı bekliyor direnişler, öfkeler şehvetle arzuluyor neşeyi. abi bak apaçık yazdım anlatmak önemsizdi anlatmamak kadar anlaman önemsizdi anlamaman kadar artık kalemleri bırakalım artık bırakalım.