o sarışın ilik abla (ne zamandır izlemiyorsam adını bile unutmuşum) saçını kesitiği sezon büyüsünü kaybetti, sonra sündükçe sündü.
bu tip diziler karakterlerin gelişip ilerlemesini baştan hesaplamıyor, ilk kurdukları mekanizma yıllar içine işlemez oluyor. o kadar başarılı biliminsanlarının, onların desteğini almış adaptayson yeteneği yüksek bir hayat okulu mezununun ilerleyeceği, bir oda apartmanlarda kucakta makarna yiyerek takılmayacağı belliydi ama esprileri yaratan bu sıkışma ortadan kalktığında ne yazacaklarının planı yokmuş meğer.
oysa o tüm ögelerin değiştiği sezonda radikal bir karar alıp diziyi döndürebilirlerdi. ne bileyim şeldon'un "kendini bulma" seyahati iki cümlelik bir skeçle harcanacağına karakteri derinleştirebilirdi. "bilimi bir kenara bıraktım, artık felsefe çalışacağım" diyebilir, hakikatli bir sezonla dönebilirdi. elbette cesaret isteyen hamleler. bunun yerine garantili yazar tembelliğini seçtiler. aynı şakalar işin içine üniversite yerine orduyu bilmeneyi sokup, hakkını da veremeden tekrarlandı. libido kabartan, beklenenden daha yardımsever ve insancıl çıkan komşu kızı yerine sıradan bir ilaç reprezantını izlemenin anlamı kalmadı.
nerd kültürünü komple tüketimden ibaret görmeyi bırakamamaları, yaptıklarının asıl anlamı üzerine ciddi düşünmeye asla yanaşmamaları, benzer arazları düzeltmeye imkanları varken öyküyü hiç evriletmemeleri de var.