hücre yenilemesinde çağ atlamış sürüngen. beş yüzü aşkın türü olan bir hayvandır semender. boyu iki metre ağırlığı otuz kilogram (çin dev semenderi / (andrias davidianus)) olanı da vardır, yeryüzünün en küçük omurgalısı olma şerefine erişmiş, bir buçuk santimetre boyunda (küçük bacaksız kertenkele) / (thorius)) olanı da...
semenderlerin en ünlüsü aksolat ya da aksolotl/ (ambystoma mexicanuum)'tır. aksolatlar sadece meksika' da bir göl içerisinde bulunurlar. evrimlenişlerini yetişkin olma aşamasında noktalamışlar ve şu an da büyük iribaşlar olarak yaşamlarını sürdürmekteler. bu arkadaşların neredeyse tamamı koruma altında. bunlar, Fransız zoolog auguste dumeril'in paris'teki laboratuvarına getirilen altı aksolatın torunları...
aksolat, aztek dilinde "su köpeği" anlamına geliyor. meksika' nın ilk şehirlerini inşa edenlere ücret aksolat olarak verilirdi. birçok kültür için hem ilaç hem yiyecektirler. japonya'da wuperruper olarak evde beslenmek üzere satılırlardı.
semenderler kışları ölümle yüzleşirler. bu tercihi kendileri yapmaktadırlar. doğdukları bölgeye oldukça bağlı olan semenderler hayatları boyunca doğdukları yerden birkaç kilometre ancak uzaklaşırlar. yüksek sıcaklık farkları onların ölümüne sebep olabilir; bu durum da kışın daha çok gözlenir.
ancak, her semender bu acı sona hazırlıksız değildir. sibirya semenderi / (ranadon sibiricus)), kış uykusuna yatmadan evvel antifriz kimyasallar üreterek, eksi elli derecede yaşamayı başarabiliyor. ranadon sibiricus türü yıllarca donmuş halde kalabilir. öyleki bazılarının 10000 yıl önce buzul çağının bittiği dönemden bu yana uyuduğu düşünülüyor.
semenderlerle alakalı en güçlü mit, ateş içerisinde yaşabiliyor olması ve derisinden fışkırttığı salgıyla alevleri söndürdüğüdür. eskiden asbest yerine semender yünü denmekteymiş. bunun, semenderlerin ıslak odun yığınları arasında uyumasıyla alakası olabilir. (?)
semenderler deadpool misali kendini yenileyebilen canlılardır; ellerini, ayaklarını, omuriliklerini, çenelerini, kuyruklarını hatta kalp ve göz bebeklerini bile...
semender yavruları hücrelerini yeniden büyüme sürecine sokabilir. zarar görmüş kısım tedavi olunca hücre orijinal işlevini tersine döndürür ve blastema adı verilen yumruya dönüşür. eski dokunun birebir aynısı blastemadan çıkar. blastema ilginç şekilde taşınabilir. diyelim ki bir aksolatın bacağı koptu, o bölgedeki yara iyileşince blastema oluşacak. oluşan blastemanın kertenkelenin sırt kısmına kaydığını varsayalım: bacağı sırtında çıkacaktır.
kendini yenileyebilme özelliği nedeniyle bilim insanları tarafından sıkı takip altına alınan bu hayvanlar, özellikle kanser hastaları için umutmuş. öyle diyorlar...