1. kitabından uyarlanan, 80 ve 90 kuşağının en iyileri olarak görülen usta oyuncuların oynadığı ve aynı olağanüstülükte bir yönetmen olan 'in çektiği filmdir.

    80 ve 90 kuşağı'nın bu filme bayılması -ki içinde olmak gurur verici- çok hoşuma gidiyor. Hüzünlü baktığımız eski "güzel" günlerin, sonbahar yaprakları gibi savrularak önümüzden geçip, ıssız, huzurlu, sessiz ve gökyüzünü ortadan ikiye bölen ağaçlı bir yola düşüp, diğer güzel yapraklara karışması tadını veriyor.

    Yani filmin konusundan ziyade aslında güzel olan, onlarla büyüdüğümüz insanları tekrar izleyip bir nevi geçit töreninde saygı duruşu yapmak...
    Bu sebeple filmin uzunluğu konusunda gayet olumlu düşünüyorum.
    Çünkü; filmin uzun ve yavaş olması, oynayan insanların yaşlı halleri, yaşlı insanların yavaş, sabırlı, sakin tavırlarını izleyiciye yansıtıyor.
    Tam olarak o yaşı hissediyorsunuz. Hatta uzun yolda araba sürerken De Niro'ya yahu bu kadar yaşlı adamı ne yoruyorsunuz diye kızasınız geliyor ehheh.

    Konuyla ilgili olarak, film charles brandt isimli araştırmacı gazeteci yazar bir adamın, frank sheeran'ın itiraflarını kitap haline getirmesiyle başlayan bir yolculuk.
    frank sheeran'in, bilen ve susan adam olması çok güzel. Ki Brandt'e anlatırken bile üstü kapalı anlatıyor olması zevkten dört köşe ediyor... "Duydum ki ev boyuyormuşsunuz?", "Evet, aynı zamanda marangozluk da yapıyorum." cümleleri gerçekten keyif verici.

    Bir de nihayetinde gerçek olan bir katillik durumu var. Fakat, nedense, mafya, siyasi ve sendika, hukuk arasında, birbirlerini yiyen suçlular için hiç üzüntü duymuyorum, normal bir vatandaş olarak. Aksine, belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan topluluğun, birarada huzur ve güvenle yaşaması, yaşatması için kurduğu devletin, kuralların, kanunların, kurumların yozlaşması, bağzı insanların çıkıp suç işleyerek lüks içinde yaşaması, üretmemesi, sömürmesi, vatandaşa her zaman zarar veriyor ve onu sömürüyor oluşu aklıma geliyor, yiyin birbirinizi ete para vermeyin diyorum.

    Evet evet, duygum tam olarak frank sheeran'ın kızının tepkisi gibi...


    Lan konuyu çok dağıttık ehheh. Sora da vay efenim yazmıyosun da etmiyosun da bilmem ney.

    Filmin ya da kitabın içinde verilen küçük hikaye ve nüanslar beni daha çok etkiledi. Mesela Küba olayı. Neden Kübaya karşı savaşıldığı... İnsanların ne uğruna kimler daha çok kazansın diye öldüğü...
    Düşünsenize, x yerde yaşayan normal bir insansınız. Ve bir gün z kişisi sizin yaşadığınız yerden daha çok para kazanmak uğruna, ölmenize sebep oluyor.
    Ölmezseniz de ekonomik olarak sürünüyorsunuz...

    Yani konu aslında filmin içeriği değil, kimin oynadığı, kimin çektiği...

    Neyse efenim, umarım frank sheeran ve diğerleri ettiklerini tam olarak buluyordur öte tarafta.


    Bir de şey diycem ehheh, joe pesci'nin "kiliseye gidiyorum" dediği zaman ve hali tam olarak bilbo baggins'in ayrık vadi'den ölümsüz topraklara götürülecekken "ooov yeni bir maceraya hazırım" dediği zaman ve hal gibi değil mi? ehheh benziyorlar da ehheheheh

    Uzattım ama ha. Öperim.
    #167395 Tukenmekte olan kisi | 5 yıl önce
    0film