yaz tatillerini anneannemde geçirirdik. sandık odasında annemin okuduktan sonra atmayıp yıl yıl desteleyip bağlayıp biriktirdiği dergileri vardı. hayat, hafta, yelpaze . 1950'lerin sonundan 60'ların ortalarına kadar. sandık odası kozmik oda gibiydi. her zaman kilitli, bir vesileyle kapısı açıldığında aklımız çıkardı. o dergileri kapı aralığından gözüme kestirmiştim. on -oniki yaşındaydım nihayet izin çıktı. sırasını bozmamak, sayfaları yırtmamak, bir yığını bitirmeden ikincisine dalmamak koşuluyla o dergileri okuyabilecektim. sonraki senelerde üst üste bir kaç yaz tekrar tekrar çevirdim sayfalarını. yaz eğlencesi oldu bana. borneo adasını işte o dergilerde gördüm önce. hayat dergisinde hikmet feridun es isimli bir gazeteci-seyyah, dünyayı gezip gördüğü yerlerden röportaj dizileri yapıyordu. yerli halkın yaşam kültürü, uzun ev denen koğuş halinde içinde yaşadıkları evleri, yedikleri, içtikleri, balıkçılar tatlı bir dille anlatılıyordu. aklımda kalan borneo o borneo. halen dergi sayfalarında gördüğüm siyah beyaz resimler gözümün önüne geliyor. o yıllarda henüz dünyaya tam anlamıyla açılmamış, dış dünyayla ilişiği sınırlı, görünüşte ilkel, büyülü bir memleket borneo.