''dıj güjler'' tayfasının ancak ıslak rüyalarında okuyup anlayabilecekleri dil. dünyanın en kolay alfabesi olan latin alfabesini öğrenemeyen adamlara yeni bir alfabe öğretip üstüne tamlama yaptıramazsınız. zaten, zamanında devrin seçkin adamları tam olarak o tayfadan kendilerini farklı göstermek için bu dili kullanılıyordu. aslında, dil demekte ne kadar doğrudur tartışılır, yıllardır tarihçilerin karar veremediği bir konudur. sadece bir yazı dilidir. insanlar sabah kalkıp osmanlıca konuşmuyorlardı, konuştukları dil türkçedir. çoğu kişi, latince gibi ölmüş bir dil olduğu için, gündelik olarak konuşulduğu hissine kapılıyor.
elitisttir, saray dilidir. herkes bilemez, böyle bir lisanı kullanmak herkesin harcı değildir. yüksek derecede farsça ve arapça bilginin yanı sıra 19. yüzyılda bolca fransızca da eklenmiştir. eğer tanzimat dönemi ya da meşrutiyet döneminde yazılmış bir yazıyı çevirecekseniz metnin içinde '' department, vienne, pouques, saint'' gibi kelimeler görmeniz olasıdır. kısmen, rumca ve sırpçadan da etkilenmiş bir dildir.
bol miktarda tamlama bulunur. mesela; 'hümayun' padişaha ait demektir. 'otağ-ı hümayun' olunca padişah çadırı, 'alem-i hümayun' olunca padişah bayrağı olur.
sülasi masdarlar dilin temelidir, harekeler aynı harflerle yazılmış kelimenin okunuşunu değiştirir. birde, rik'a yazısı,ta'lik yazısı,nesih yazısı,divani yazısı,kufi yazı,siyakat yazısı ve belirtmediğim süslü yazı biçimleri vardır ki bunlarda uzmanlaşan bu dili gerçek anlamda biliyor sayılır.