İşgal altındaki vatanın sevenlerince, 1919 yılında başlatılmış bağımsızlık mücadelesinin kazanılarak 1923 yılında ilanından 2 yıl sonra düzenlenmeye başlayan coşkulu şölenler.
"Coşkulu" kısmı maalesef ki bir dizi oyunlarla sadece tanımda bırakıldı.
Daha önce okuduğum bir metinden aklımda kalanlar şöyle: "bir ülkeyi yıkmaya önce milli değerlerini ve liderlerini gözden düşürmekle başlanır". Nereye ait olduğunu bilmeyen toplumlar istenilen yere çekilip sürüklenebilir.
Sokakların, meydanların, stadların rengarenk bayraklarla süslendiği, marşlar eşiliğinde ayakta alkışlayarak geçişini izlediğimiz tören korjerlerinin tüylerimizi diken diken edişinden, yaşça büyüklerin duygularına hakim olamayıp ağladıkları günlerden kulağı ağrıdığı için törenlere katılmayan, stadlarda çocuklar çok yoruluyordu gerekçeleri ile milli bayramların kaldırıldığı günlere kolay gelmedik.
Evet, kolay olmadı. Çok uğraştılar ama görmedik, yeterince tepkimizi gösteremedik, milli değerlerimize sahip çıkamadık. Vatanseverliğin adına, solculuk adı altında ırkçılık diyenlerin peşinden koştuk. Her türlü farklılığı ve zenginliği ile Ulus olmayı becerememiş toplumların ideolojisi mi olurmuş?
6 ilkeyi iyi kavrayabilmiş olsaydık, bırakılmış en iyi rehber nutukta yazılanları anlayabilmiş olsaydık cumhuriyet bayramını günümüzde de gözlerimiz dola dola, gururla, coşkuyla kutlamaya devam ederdik.