ayırmışlar seni benden aramızda cam bölme biliyorum ordasın sen şu camın arkasındasın şu incecik şu zavallı renkli camın ardındasın yapayalnızsın
uzanmışsın soylu çıplaklığınla ama çıplak değilsin pembesin yeşilsin morsun kızılsın saçlarınla oynuyorsun durmadan sabah kesip kısa kısa akşam uzatıyorsun gözlerinle oynuyorsun durmadan gözyaşın değişmiyor gülüyorsun pencereden sokağa kuytuda ağlıyorsun bekliyorsun ağlayarak o mavi kuşu
biliyorum biliyorsun dilini duvarların kapıların karanlığa kapanışını gece köpek seslerini yolcu uçaklarını filmin öbür yarını sonun ardını çiçekli balkonların gizli yanlızlığını aşkın kedi çığlığını ıslaklığını içkinin yasalara amansız düşmanlığını duyuyorsun biliyorum yaşıyorsun çırılçıplak ama işte ardındasın şu camın kozanın içindesin saçlarınla oynuyorsun durmadan gözlerini boyadıkça artıyor dalgınlığın bekliyorsun biliyorum bekliyorsun ağlayarak a mavi kuşu
bense öbür yüzünde zavallı camın vangölü’nün karanlık sularını çılgınca çılgınca kulaçlıyorum kavuşmak için sana: -tamarraaaa ah tamarraaa güzel tamarraaa!
bitmiyor su bitmiyor su kıyı kaçıyor çığlıklarım karışıyor karanlık dalgalara
varıyorlar bizden sonra seninle bana anlıyorlar bizden sonra seninle beni sen bir avuç barut külü bir yanda ben bir avuç ateş külü bir yanda durur küller arasında yalnız ve uzak o incecik o zavallı cam bölme.....