alevi gecekondularından gelme bir genç kadındır.
kırdan kente göç sonucunda alevilerle ''devrimci demokratik'' diye tabir edilen örgütlerin birbiriyle kaynaştığı bir yerden geliyor. kahvedeki bir amcanın değil t.c cumhurbaşkanının deyimiyle ''ali'siz alevi''lerdendir yani. terör falan denilmesi jean paul sartre'ın şu yazısını akla getiriyor. diğer taraftan, ''üye'' olduğu varsayılan örgütün hayatta karşılığı olan bir parti olduğu anlamı çıkmasın ama 10 kişiden taş çatlasın 7'sının olağan faşist olduğu ülkede onlara laf etmem, sevgi duyarım.
evini basan özel harekatçılar -ya beceriksizliklerinden ya da kasıtlı olarak- ortada görünürde herhangi bir mukavemet yokken silah çekip onu öldürdüler.
belli başlı örgütlere üyelik iddiasıyla tutuklananlara ya da evi basılanlara her zaman ''özel muamele'' yapılır. potansiyel şehir gerillası olduklarından dolayı başkasına yapılmayacak işkence onlara mübah görülür. ''hazır bunların evini basmışken bize silah çekti gibi gösterip bunları infaz edelim. bugün biz vurmazsak yarın o bizi vuracak.'' anlayışının kesinlikle olmadığını iddia etmek için saf olmak lazım. ''yola mayın döşediler, benzinlikten kimse ihbar etmedi, görmedik dediler. biz de mi görmedik deyip benzinliği patlatsak'' diyen, her türlü ırkçılık ve dinciliğin, şovenizmin el üstünde tutulduğu bir anlayıştan bahsediyoruz. ne kadar faşo varsa emniyete ve tsk'ya giriyor ve yükselmeye bakıyor, öbür türlüsü olamazdı zaten.