1. Hatırladığım kadarıyla mevcut iktidarın eğitim-öğretim için tepeden gelen bir yönetsel anlayıştan ziyade ciddi bir saha çalışması yaparak tüm illerden binlerce okul müdürünün yazılı ve direkt katılımıyla yaptığı son çalıştay 2003-2009 arasında bakanlık yapmış hüseyin çelik adlı milli eğitim bakanının öncülüğünde gerçekleştirilmişti. O zamanlarda ortaya çıkan sonuçlar halkı pek bir tatmin etmese de çalışmışlık bakımından dikkate değerdi. Çelik görevi bıraktıktan sonra etkileri 3-4 yıl devam etse de dershaneciliği özendiriyor diye tamamen yok sayıldı. Hem de ülkenin ihtiyaçlarına cevap verip vermediğini hiç ölçmeden. Zira o dönemler çelik’in demeçlerinden zaman içerisinde kademeli bir şekilde sistemin tamamen oturması 10-15 yıllık bir süre zarfına ihtiyaç duyduğuydu. Çelik’ten sonra gelenler tamamen komutla hareket etmekten öteye geçemedikleri için durum kademeli olarak kötüye gitti. İşte, o çalıştaydan sonra ortaya çıkan Sbs sisteminden sonraki ilk iyileşme ayağı teog’du.

    Temel eğitimden ortaöğretime geçişin son engeli. İlk engeller okul başarı puanı, sınav bilincine kavuşmuş olmak, dozunda bir çalışma kıvamı yakalayabilmek. Sistemin sabit kalması durumunda verimli olabilecekken velilerin, çocuklarının ilgi alanlarını belirleyemeden akademik başarı endeksli kurdukları baskı neticesinde kamuoyuna çocukluğu sömüren bir sistem olarak çıktı. (kimse sistemi de savunamadı, bir aşama olduğunu belirtemedi zira sistem kurucuları tamamen tasfiye edilmişti.) Sömürü olduğunu düşünenler, bunu siyasi bir ranta dönüştürme fırsatını birilerine vererek fırsatçıların sınavı tamamen ortadan kaldırmasıyla olay sonuçlandı. Hem de eğitimin başlamasından sonra. Hatırlarsanız O süreçte ciddi bir kaos ortamı da oluştu. Öğrenciler, veliler, öğretmenler uzun sayılabilecek bir süre zarfında yeni sistemin ne olacağını bekledi. Ohal döneminde alınan bir karar olması ve bu karara hemen uyulması da ciddi anlamda önem arz etmekteydi. Zira aksini düşünmek ve fikir beyan etmek vatan hainliği ile eş değer tutuluyordu. Özetle Ortada bir kurt vardı ve koyunu gizlemenin en iyi yolu otlaklara salmak değil; ahırda yem ile beslemekti. Aklımıza kurdu kovmak gelmedi, hatalarımızdan ders alıyorduk, daha önceleri bile bile nice koyun kurtlara yem edildiği gerçeği unutulmaya çalışıldı. Neyse konuya dönelim.

    Teog kaldırıldı, yaşasın! Ne oldu peki? Tam olarak şu:
    Günümüzde ekonomik ve refah düzeyi olarak iyi olmaya aday olan orta tabakayı, yani orta direk olarak adlandırdığımız grubu günümüz sistemi tamamen ortadan kaldırmıştır. Ekonomik olarak yok eden sistemin bir benzeri de işte son çıkan sistemsiz bir sistemle açıklayabiliriz. Orta direk öğrenci gurubu bu sistemsiz sistemle resmen yok edildi. Başarı sıralamalarında %20lere varan orta seviye ve üretken olabilecek öğrenci grubu göz göre göre harcanmıştır. Yerine gelen sistem on yıllardır bir gelenek oluşturan sağlık liseleri, Anadolu liseleri, öğretmen liseleri gibi gelenekleşmiş bir altyapıyı kökünden dinamitlemekti. Kabul edelim veya etmeyelim ülkemizde okumanın, ilim peşinde koşmanın bu kadar zorlaştığını göz önüne aldığımızda eğitimsel süreçlerin sağlıklı yürüyebilmesi adına teog benzeri bir sistemin ve bahsettiğimiz okulların kalması gerekiyordu.

    Sonuç itibariyle Nitelikli okul kavramını ön plana çıkartıp %8 ile sınırlandırılan bir süreç daha büyük bir travma yaratmıştır. Öğrencilerin %92’si kendini nitelikli okula girmiş görmediği için kalan eğitim hayatına daha büyük bir ön yargı ile devam etmez mi? En azından teog döneminde illere göre başarı olarak sıralamalarda %30-40 civarlarına varan bir grup iyi olduğunu düşündüğü okullara girebilmekteydi. Başarabileceğine dair olan umudu her zaman içinde tutabiliyordu.


    #162304 iskiski | 5 yıl önce
    8sınav