1. transferin son gününde kadrosuna kattığı 4 futbolcudan 3'ünün beklentileri ve tabii ki ihtiyacı karşılamasıyla birlikte yavaş yavaş takım kimliği oturmaya başlayan, "devre arasına kadar en az 20 puan" hedefine kaplumbağa adımlarıyla ilerlemekte olan izmir'in gururu.

    başlığa yazalı 2 ay olmuş. ağustos'un son gününde akbilspor'dan , ve 'yu; 'ten de neredeyse 2 yıldır topa dokunmamış 'ı takıma dahil ettik. mossoro gibi bir 10 numarayı ben en son 2. lig kırmızı grup'taki bataklıktan çıkmaya çalışırken izlediğimi hatırlıyorum (). frikik atan, ara pasları milimetrik atabilen, sahaya gözleriyle bakmadan da takım arkadaşlarının nerede olduğunu anlayabilen bir 10 numara, göztepe'nin en az 10 yıldır istediğiydi. taraftarlardan biri olarak, hücumda organizasyon eksikliği yaşadığımız her maçtan sonra, tribündeki homurdanmaların içini "ulan, keşke bi' olsa be" diyerek doldurmaktan imanımızın gevrediği günleri de halen hatırlamaktayım.

    her ne kadar yaşı iyice geçkin olsa da, mossoro taraftardaki "10 numarasız takım olmaz" algısının dibine dökülmüş can suyu oldu. napoleoni ise hızlı, refleksleri ve oyun görüşü iyi, apaçi kanat oyuncusu eksikliği yaşamayan takıma bir lüks gibi şu anda. kendisinden başka düzenli ilk 11 oynayabilecek 3 oyuncu bulunmasına rağmen (, , ), akbilspor'dan paket olarak aldığımız bir oyuncu gözüyle baktık napoleoni'ye. son kayseri maçındaki patlaması hariç, benim beklediğimin uzağında kaldığını söyleyebilirim. soner aydoğdu ise, 'nun yedeğe çekilmesini sağlayan isim oldu. ayrıca, 'in ile yan yana oynama zorunluluğunu da ortadan kaldırmış gibi görünüyor. istikrarı en az castro kadar var, uzun pasları castro'dan kötü, savunmaya yardımı ise castro'yu aratır cinsten. soner'i kadroya dahil etme nedeninin tek bir amacı olabilir bence: ileride çoğalamayan, kanatlardan hücum edemediğinde oyunu ister istemez orta sahaya sıkıştıran takımın orta saha direncini artırmak. bunu castro-poko ikilisiyle de başarabiliyorduk zaten. gene biraz lüks gibi gelmişti bana ama castro'nun en az 1,5 sezondur devam eden istikrarsızlığı ve üzerine bindirilen fazla yükün altında ezilmesini engellemiş olduk. yedek kalan castro'nun oynamadığı için sorun çıkartabilecek karaktersizlikte biri olmadığını da bildiğimiz için soner hem lüks hem de ihtiyaç olabildi şu ana kadar.

    ligin 2. haftasındaki beşiktaş maçındaki berbat oyun ve farklı mağlubiyetten sonra, oyun olarak pek fazla değiştiğimizi ve geliştiğimizi söyleyemem. denizli, rize ve konya maçlarında hücumda tutuk, savunmada ise yetersiz göründük. bu noktada 'nın savunma hattını sürekli değiştirmesinin de etkisi büyük. 'ten büyük ümitlerle kiralanan ilk 11'e giremiyor artık. - ikilisi ile savunma hattının göbeğini kuruyoruz ve şimdilik geride çok büyük hatalar yapmadık; rakibe uyum sorunu yaşadığımızı göstermedik. sol bek halâ kanayan yara. taraftara "biladeriniz geri döndü" etiketiyle peşkeş çekilerek transfer edilen 4 maçtır ilk 11'e giremiyor. 2. lig'te bile yetersiz kalabilecek 'in olmayan sol ayağına kalmış durumdayız. sağ bekteki 'da ise, castro'da da ortaya çıkan olumsuzluk var: istikrarsızlık. aklı oyunun içinde değilken, alt yapı oyuncusu tecrübesizliğine bürünebiliyor ve sıklıkla kademe ve ters kademe hataları yaparak savunma hattının direncini dibe vurduruyor. eğer gününde ise, hücuma daha sık ve etkili katılabiliyor, orta sahanın pas alışverişi yükünü hafifletiyor ve stoperlerle iyi anlaşıp defans hattının uyumunu artırıyor. ben sezon başında kendisinin satılmasını bile istiyordum çünkü afrika uluslar kupası'nın en iyi 11'ine seçilmiş bir sağ bek, kendi kulüp takımında bu kadar istikrarsız oynayamazdı. yedeği olarak hatay'dan transfer edilen 'ye ise, tamer hoca hiç şans vermedi.

    geçen hafta sonundaki kayseri maçındaki 4-0'lık galibiyetin milli maç arasından hemen önceye denk gelmesi güzel oldu. eğer böyle bir ara olmasaydı, akbilspor bizi istanbul'da evire çevire yenecek, kayseri'yi farklı yenmemizin yarattığı aşırı özgüven bize pahalıya mal olacaktı. şimdi, biraz sakinleşip kendimize gelmek için yeterli vaktimiz var. milli maç arasından sonra sırasıyla akbilspor(dep), kasımpaşa, trabzonspor(dep) ve yeni malatyaspor maçlarına çıkacağız. bu 4 maç sezonun ilk yarısını kaç puanla bitireceğimize dair önemli doneler verecektir. bu süreçte alınabilecek 10 civarı puan, bu sezon da ligte tutunmamızı sağlayabilir. şubat ayında açılması planan ile birlikte, sezonun ikinc yarısında oynayacağımız akbilspor, beşiktaş, trabzonspor, alanyaspor ve ankaragücü maçlarının önemi daha da artacak (beşiktaş ve ankaragücü maçlarında müthiş tribün yapacağımızdan eminim). ama önce ocak ayına 20 puan civarında girmeliyiz.

    milli maç arası en çok bize yarayacak. arşa çıktığından emin olduğum özgüvenimiz normal bir seviyeye inecek, takım uyumumuz artacak, savunma hatalarının üzerine gidilip giderilmesine aşama kaydedilecek. resmi olarak olmasa da, görünen şekliyle kadro dışı kalmış olan 'in takıma tekrar kazandırılması da bize güç katabilir. umarım ilerleyen günler bizim açımızdan en iyi şekilde geçer.

    #162201 lake of the hell | 6 yıl önce
    1spor kulübü