1. kulzos kitap topluluğu'nun eylül-ekim kitap listesinden seçerek okuduğum roman.
    yazarı joseph kanon, 2001 yılında yazmış romanı. 2007 yılında literatür yayınevi tarafından yayınlanmış. türkçe çevirisi süha sertabiboğlu tarafından yapılamamış. kitap kapağında romanın film uyarlamasının afişi var. yani önce film çekilmiş, vizyona girmiş, sonra kitabın türkçe çevirisi yapılmış.
    kitabı henüz bitirdim. okuma süreci oldukçe eziyetliydi. nin yanısıra yazarı da pek başarılı bulmadım açıkçası. basıldığı kağıt gibi, saman tadında bir kitaptı. azmettim, yarıda bırakmadım, altıyüzyirmiüç sayfayı okudum bitirdim. dedim ama yalan olmasın. kitabın içinde bir formanın arka yüzü basılmamış. bu nedenle elimdeki nisan 2007 tarihli birinci baskının 391-406. sayfaları arasında atlaya atlaya toplamda sekiz sayfa boş kağıt. okuyamadığım sekiz sayfada ne olduğunu merak etmiyorum. olay örgüsünde bir eksiklik yaratmadı.
    olaylar 1945 yılında berlin'de geçiyor. savaş yok. savaş bitmiş. olayların kahramanı amerikalı bir gazeteci savaştan önce birlikte olduğu bir alman kadının izinde. öte yandan bir de cinayet vakasını çözmeye çalışıyor. iki arada bir derede kalmış kitap. aşk desen değil, polisiye desen değil, ne merak uyandırıyor, ne duygu. kitabın ikibinli yılların başında yazılmış olması da canımı sıktı biraz. tarihin hiç tanıklık etmediği bir bölümüne dair yazmış yazarımız. doğum tarihi 1946. hiç yaşamadığı tarihler üzerine yazan çok başarılı romancılar da var tabii ama onlar genellikle tarihçi, bildikleri tarihi popüler dile aktarıp biraz kurgu ekleyerek yazıyorlar. bu kadar eğreti durmuyor.
    bir de tabii yazar amerikalı. sene olmuş ikibinbilmemkaç, hala soğuk savaş kafasında. almanyadaki rus askerlerini bir tuhaf şekilde vahşi ve barbar karakterler olarak betimlemiş, yetmemiş biraz da karikatürize etmiş. işgalcinin iyisi olmaz. rus askerlerinin amerikan kuvvetlerinden daha kötü olduğu konusunda ikna edemedi beni. bütün olay örgüsünün içinde ekstradan bir sos olarak ruslar ve amerikalıların nazi bilim adamlarını aklayıp kendi ülkelerine kaçırmak için yaptıkları sinsi mücadele var.
    neyse işte. okudum bitirdim ama içimde listedeki en kötü kitabı seçmişim gibi bir his var. best seller tarzının başarısız bir örneği. kitabı gömerken iş makineleri kullanmaktan imtina ettim. üstüne toprağı kaşık kaşık attım. bence okumaya değmez. tavsiye de etmiyorum. ama ille ben de okumak isterim diyen olursa mesaj atsın göndereyim. evde, rafta tutulacak bir şey değil.

    yarın öbürgün romandan çekilen filmi izleyeceğim. film konusunda daha iyimserim. boş laf kalabalığını bir kenara atınca derli toplu bir hikaye çıkabilir ortaya. onu da kulzos film topluluğu'na yazarım.
    #162005 laedri | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0roman