şarkıcı, oyuncu, dansçı, komedyen. tam anlamıyla bir entertainer.* the rat pack’in en çok konuşulan, en ses getiren üyesi. spot ışıkları altında yaşadığı şaşalı hayata rağmen türlü zorluklar atlatmıştır.
1925 harlem new york’ta doğan samuel George davis jr., daha üç yaşındayken, varyete şovları yapan babası ve will mastin üçlüsüyle turneye çıkarak, kariyerine başlar. 1941 yılında, mastin üçlüsü, sinatra’dan önce sahne aldığında, davis ve sinatra ikilisi tanışarak, ömür boyu sürecek bir dostluğa adım atarlar. 18 yaşında, abd’nin ilk zenci piyade birliğinde askere alınır. askerden sonra üçlüyle tekrar turnelere çıkan sanatçı, 1951 oscar ödülleri töreni sonrasında bir gece kulübündeki performansıyla bir gecede üne kavuşur. albümler çıkarmaya başlar. 1954 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu sol gözünü kaybeder. birkaç yıl sonra da Museviliğe geçer çünkü Museviler de zenciler gibi benzer ayrımcılıklara ve baskıya maruz kaldığı için bir yakınlık hissediyordur o dine karşı.
yine o dönemlerde kendi gibi büyük yıldızlar, humphrey bogart, frank sinatra ve dean martin’le birlikte the rat pack’i oluşturmuştur. bu dönemin amerika’sı için büyük bir olaydı. zira ayrımcılık, ırkçılık gırla sürmekteydi. zenciler için ayrı oteller, okullar, mahalleler vardı. otobüsler ve restoranlarda bile ayrı bölümleri oluyordu. ama hem zenci, hem de Musevi bir adam, bir grup elit beyazın arasına kabul edilmişti. the rat pack turneye çıktığında, bazı otellerde sammy davis’e oda verilmiyordu. ancak sinatra arkadaşına arka çıkmak için daima yanında oluyordu.
zorluklar bununla bitmiyordu. 1957’de zamanın ünlü yıldızlarından kim novak’le bir ilişki yaşıyordu. kim novak Columbia pictures’a bağlıydı. stüdyonun başı endişeliydi. zenci bir erkeğin beyaz bir kadınla ilişki yaşaması tam bir skandaldı o dönem. bu ilişki, stüdyoya zarar verebilirdi. bu tür sorunları halleden * mafya tetikçisi dostunu aradı ve sammy davis’e novak’le ilişkisini bitirmesi gerektiği mesajını yollattı. hatta onu iyice korkutmak için birkaç saatliğine kaçırttı. davis bunun üzerine 1958 yılında zenci dansçı loray White’la anlaşmalı bir evlilik yaptı. rivayete göre davis nikâhın olduğu gece o kadar sarhoş olmuştu ki, odasına yakın bir arkadaşı tarafından zar zor çıkarılmıştı. daha sonra davis’in durumunu kontrol etmek için geri gelen arkadaşı onu elinde bir silahla bulmuştu.
davis’in ikinci evliliği de aynı şekilde olay yaratmıştı çünkü bu sefer de isveç asıllı oyuncu may britt’le evlenmişti. ırklar arası evlilikler 1948’den beri california’da yasal olsa da, ayrımcılık yasaları 23 eyalette hâlâ geçerliydi. davis bu ilişkisiyle de bol bol nefret toplamıştı. hatta evlilikleri başkent washington’da da yasadışı olduğu için, john f. kennedy’nin yemin töreni ve balosuna katılamamıştı. özgürlük, yenilikçilik dendiğinde akla gelen isim olan demokrat Kennedy de onun için özel bir istisna da yapmamıştı. ama ilginçtir, bu sefer ona arka çıkan, yıllarca destek olan has dostu frank sinatra değil, dean martin olmuştu. martin dayanışma adına, davis yoksa ben de yokum deyip, seçiminde büyük rol oynadıkları başkanın törenlerine katılmamıştı.
ancak buna rağmen davis, nixon döneminde beyaz sarayı görmeyi, hatta gece kalmayı bile başardı. 1968 yılında may britt’ten boşanmış, 1970’te televizyon programında dansçı olan altovise gore’la evlenmişti. çift, beyaz saray’da kalan ilk zenci çift unvanını elde etmişti. Kennedy’lerle hüsranın yaşayan davis, 1972 yılındaki seçimlerde desteğini cumhuriyetçi nixon’a vermişti. bu, ülkedeki zencileri çılgına çeviren bir durum olmuştu. martin Luther king’le birlikte washington’a yürümüş, kara panterler'e açıktan destek vermiş davis nasıl olur da muhafazakârlığıyla bilinen bir cumhuriyetçiyi desteklerdi? nixon’la sıkı fıkı olan davis bunu bir ihanet değil, fırsat olarak görmüştü. beyaz saray’ın davetlerini kabul ederek, zencilerin hayatlarını etkileyen konulara başkan nixon’ın dikkatini çekebilecekti. tabii evdeki hesap çarşıya uymadı. boş vaatlerle davis’i kendi tarafına çeken nixon’ın maskesi düştü, skandallar patladı, başkanlıktan azledildi ve davis de ileriki yıllarda bunun bir hata olduğunu itiraf etti.
1989 yılında, boğazıyla ilgili sorun yaşamaya başlayan davis’e doktorlar gırtlak kanseri teşhisi koydular. günde 4 paket sigara içen birinde pek şaşırtıcı olmadı ama çaresi gırtlağının bir kısmının alınmasıydı . davis için bu söz konusu bile değildi. kemoterapi gördü ama kanser bir kez daha geri geldi ve mart 1990’da gırtlağının bir kısmı alındı. ancak ölüm peşini bırakmamakta kararlıydı ve iki ay sonra 16 mayıs 1990’da, 64 yaşında vefat etti. vefatından iki gün sonra 18 mayıs’ta las vegas’ın ünlü ışıltılı caddesi* 10 dakika boyunca onun anısına tüm ışıklarını kapattı. ne de olsa, las vegas’ı las vegas yapan isimlerden biriydi.