loser amerikan kültürünün ürettiği bir kelime. başarının belirlenmiş kriterleri var. iyi okul, iyi diploma, kariyer, ev, araba, evlilik, çocuk, köpek. bunlar savaş sonrası ellili yıllarda tüm amerikan toplumunun önüne kondu hedef olarak. bunları elde ettiysen winner oluyorsun. yoksa vay haline. hemen geliyor loser damgası. yirmi yirmibeş yıl kadar oluyor herhalde bu kavram ülkemizde de yerleşti. turgut özal politikalarıyla tohumu atıldı. iklim de müsaitti hemen göverdi. türkçe'de karşılığı da var. ezik. o da yetmedi yeni yeni duymaya başladım bir de yıkık türedi ki evlere şenlik. egemen kültür tarafından önümüze konan hedeflere yürümek zorunda hissediyoruz kendimizi. o yolda sağımıza solumuza bakmadan ilerlerken bir de bakmışız ki yaşlanmışız. o hedefler için gerçekten bize mutluluk verecek şeylerden feragat etmişiz, enerjimizi herkes gibi olmak için tüketmişiz. kimi insan bunu geç de olsa idrak ediyor, kimi ise hiç aymadan devam ediyor yaşamının sonuna kadar. idrak kanalları açıldığı zaman da bazıları için çok geç oluyor. yaşam enerjisi tükenmiş oluyor. zorunda mıyım? sorusunu sorduğumda kırklı yaşlarımın başındaydım. en iyi evlerde oturmak, en güzel otomobillere binmek, en yeni telefonu kullanmak benim için o kadar da önemli değil, bunları elde etmek için uğraşmak yerine vasatla idare edip yapmak istediklerime yöneldim. çocukluğumdan beri gezmek, dünyayı görmek konusunda bir açlığım var. gelinen noktada ortalama bir yaşam standardım var ama gezdim. emekli ikramiyemi güney fransa'da yedim, baobap ağaçlarını kucaklayabilmek için takılarımı satıp madagaskar'a gittim. daha bir sürü yer gördüm, hala da doymuş değilim. gitmek görmek istediğim bir dünya yer var. dünya kocaman. dubleks villada oturup, audi a4 kullanan ve bunlara sahip olduğu için benim orta halli yaşantımı loser olarak gören arkadaşlarım ömürlerinin nereden baksan bir on yılını daha kredilere ipotek etmiş durumda. öyle bir borçları var ki pasaport, vize harcı ödeyecek durumları yok. ben ise elime geçecek her kuruşla yeni bir yerleri gezme planı yapıyorum. diyeceğim o ki önünüze konan hedefleri siktiredin. hedeflerinizi kendiniz belirleyin. ne olmak, ne yapmak istiyorsanız onu yapın. başarılarınızı kendi ölçütlerinize göre değerlendirin. herkes gibi olmadığınız için size loser diyenlere de itibar etmeyin. en büyük loser ne kaybettiğinin farkında bile olmayandır. dünyaya bir defa geliyoruz, reenkarnasyon falan yalan, tadını çıkarın.