ama yaaa, oldu mu şimdi bu.. iron man ölmemeli yaaa.
marvel evrenindeki en sevdiğim karakteri öldürdüler, böhüüüü. bi de arkadaş; ben çok hüzünleniyorum böyle küçücük çocuğu olan biri öldüğünde, etkileniyorum. itiraflar başlığına yazmıycam, burda saklı dursun: iron man'in cenaze töreninde, zaman yolculuğunu çözdükten sonra kaydettiği veda konuşmasını dinlerken hıçkırıklara boğuldum. (abartmıyorum, normal ağlama değil, garip garip sesler çıkarırken buldum kendimi)
işte böyle 2 hassas noktamdan vurdu geçti beni iron man'in ölümü. gerçi spoiler'i belli belirsiz yemiştim çook önceden de inanmak istemiyor insan.
filmde beni en çok etkileyen olayla giriş yaptıktan sonra bi genel değerlendirme şeedeyim şuraya
marvel evreni 3. fazın sonu, aksiyon var, macera var, bilim kurgu var, fantastik kurgu var, süper kahramanlar var, dram var, komedi var.
komedi demişken, neyseki bu filmde komedi dozu yerindeydi. cıvıtmadılar fazla, bazı marvel filmlerinde (bkz: thor: ragnarok) espri yapmazsa ölecek hastalığına tutulmuş gibi dünya yanarken saçını tarama modunda espriler yapılması çok iticiydi. bu filmde onu görmedik. dibe vurmuş süper kahramanların bi yandan bir şeyleri kurtarmaya çalışırken bir yandan da cool duruşlarını gördük aralara serpiştirilen yerinde espilerle. işte marvel evreninde bunu seviyorum ben, ilk iron man ile başlamıştı bu trend. bak yine....
neyse, devam edeyim. yukarıda saydıklarımın hepsi var filmde. yeterli mi? bence yeterli. tabi şunu belirtmeden geçemeyeceğim; ilk sahneleri fazla uzatmışlar. avengers: infinity war'dan sonra karakterlerin başlarına geleni sindirme ve hayata tutunma çabasını filmin başında göstermek doğru bir seçim. tek sıkıntı biraz fazla uzun sürdü sanki. yani ben sıkılmadım da, aksiyon sever bünyelere sıkıntı verir.
ilk 20 dakika süründükten sonra 20. dakikada aha dedim, bitti film, gapat.
thanos emekli olup sahil kasabasına yerleşmiş, taşları yok etmiş.. tam 2 kelam edeyim derken thor'un gelip kafasını uçurmasıyla bi kal geldi bünyeye. ardından, filmin bu olaylardan 5 yıl sonrasıyla devam etmesini beklemiyordum.
sürprizli ve ilginç ayrıntılarla örülü bir filmdi bence. marvel evreninin 22 filmlik geçmişini çok güzel yedirmişler bu filme.
filmin başındaki aksiyonsuz sahnelerde her karakterin decimation sonrası evrimi, geçirdiği buhranlar, sonra toparlanış, birşeyler yapmalıyız, yapabiliriz farkındalığı.. buralar klişeden geçilmiyordu.
black widow'dan "bir şeyler yapmalıyım! düzeltmeliyim evreni, nalet gitsin bu thanos'a"...
thor'dan "kendimi içkiye verdim, göbek yaptım, dünya yansa umrum olmaz. annem ölmüş, babam gitmiş, asgard yok olmuş, kötü de olsa kardeşim olan loki katledilmiş.. neyleyim böyle hayatı"
hawkeye'den "kendi adaletimi kendim sağlarım. ailem gitmiş, ben de bu uğurda ölürsem umrum olmaz"
captain america'dan "insanların kendilerini toparlamaları için bize ihtiyaçları var. biz kendimizi ikinci plana atıp diğer insanlara yardım etmeliyiz"
klişelerini izledikten sonra hulk ve iron man'in hayatlarını daha güzel bir noktaya taşımış olduklarını görmek güzel oldu.
bunların temeli tabisi de "ekibi yeniden topluyoruz" klişesi. amerikalılar işte, oluyor öyle.. tek tesellim iron man'in "söz veriyoum, geri döneceğim" klişesini kullanmamış olması. ayar oluyorum bu amerikalıların "söz veriyorum" olayına. taam kaderci değilsiniz eyvallah da müneccim misin arkadaş da söz veriyon. "söz veriyorum, bunu atlatacaksın" buyur burdan yak..
pardon, konuyu fazla dağıttık, filme dönelim:
thor beni çok hayal kırıklığına uğratıyor. ya tamam onu da anlıyorum; adam elindeki her şeyi kaybetmiş, ailesi, gezegeni, sevdikleri... dünyanın yarısı gitmiş, kurtarmaya çalışırken başarısız olmuş. taşları alıp bi daha şansımızı deneyelim demişler, onda da thanos'un taşları yok ettiğini öğrenmiş, tüm umutlar bir daha yerle bir.... o içmesin de kim içsin.. ama işte sen bi tanrısın ya.. biraz vakur durcan, karizmayı çizmiycen. iskandinav mitolojisinin kemiklerini sızlatmayın rica ediciim.
diğer bir değinmek istediğim konu; hulk'u başta bi yadırgadım böyle iç içe geçmiş olarak görünce. sonradan hak verdim adama. öfkesini yenemeyen bi süper güç yerine hem süper güçlü hem de insan gibi oturup konuşulabilen biri haline gelmiş olmak daha kabul edilebilir.
zaman yolculuğu sahnelerinde kahramanlarımızın kaybettikleri ve hayatlarındaki en değerli kişilerle tekrar karşılaşma sahneleri de izleyicinin sevdiği şeyler. gereken yerine getirilmiş. ama işte onca oda varken captain america'nın carter'ın odasına girmesi falan... sevmiyorum bu kadar tesadüfleri. thor'un annesinin onun gelecekten gelen thor olduğunu anlaması ve iron man'in babasıyla olan diyalogları güzeldi ama
bak aklıma geldi şimdi: ruh taşı alınırken birinin feda edilmesi gerektiğini kimse bilmiyor muydu? kendini feda etmeye hazır hawkeye ve black widow sahnesi de doyurucuydu. hawkeye'nin tek başına dönüşü hepsinde şok etkisi yarattı. ilk kayıp verilmişti...
filmin sonuna doğru tüm süper kahramanların ortaya çıkması, onları o görkemli halleriyle bir arada görmek etkileyiciydi. nerde la bu captain marvel diye düşün düşün ölürken onun da ihtişamlı dönüşü etkileyiciydi. hele ki o geldiğinde bütün kızlar toplandık sahnesine çok güldüm.
evet son savaş sahnelerini çok beğendim, heyecanla izledim. zaten marvel filmini niye izliyoz ki, böyle sahneler için. bu savaş sahnesi çok ama çok görkemliydi. her kahramanın kısa ama ihtişamlı sahneleri vardı. hepsinin hakkını vermişler. valkyrie'nin uçan atıyla heybetli uçuşunu çok seviyorum. captain marvel'in parlaması, scarlet witch'in kafa tutması, doctor strange'in bakışları, black panther'in taşları alıp koşması.. hepsi birbirinden etkileyiciydi. tabi avengers'in çekirdek kadrosu olan ana kahramanlarımızı unutmamak lazım. thor'un thor'luğunu yaptığını görmek, şimşekler çaktırmasını izlemek derin bir oh çektirdi. captain america'nın mjölnir'i kaldırması da son nokta oldu benim için. (thor'un gelip, "yo yoo, değişelim, sen küçük olanı al" sahnesinde de güldüm evet)
doctor strange'le iron man'in son bakışması ardından iron man'in eldiveni takarak parmaklarını şıklatması........ o bakışlar her şeyi anlatıyordu.
ant-man'den hiç bahsetmemişim, onun hakkını yemeyeyim. zaman yolculuğu fikrini ilk ortaya atan ve dünyayı kurtarma umudunu ortaya çıkaran karakter kendisi. bu anlamda filmde çok kilit bir rolü vardı.
zaman yolculuğundan çok bahsedildi. mantık hataları falan çok konuşuldu, bi de ben bahsetmek istemiyorum. geleceği değiştirmek yok, back to the future yalan, bu kadar basit. paralel evrenler oluşturuyon işte, taşları aldığın yere geri koydun mu iş tamamdır. fazla sorgulamıycan, varoluşçuluktan çıkarsın mazallah.
taşları yerine koymak demişken, captain america nasıl oldu da yaşlanıp geldi onu pek anlamadım, neyse. bir "son" filmi yapıyoruz, captain america'ya da mutlu son yazalım demişler, kabul.
işte böyle. ihtişamı yerinde bi son olmuş bence. çok da şeetmemek lazım. bir son filmi olarak yüzeysel bakınca çok beğenmeyebilirsin ama ayrıntıları düşününce, önceki 21 filmin detaylarını çok güzel harmanlamışlar. izleyicide etki bırakan, şanına yaraşır bi son olmuş. e ne bekliyorduk ki???