insanın canını sıkan, kendisini hissettirmeye başlaması değil, tam kucağına oturduğunuzda "maaş yattığında/ verdiğim borçların bi' kısmı geri döndüğünde/ elime para geçtiğinde, bu dönemde yaptığım borçları, ödenecek faturaları, kirayı, eve alınacakları nasıl ödeyeceğim?" sorusunu sordurtması olan kara delik.
her yerde boş boş anlatılan "ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durma", işte, tam da bu parasızlığın kucağındayken sizi kara kara düşündürtüyorsa, tebrikler: siz de borç harç, ay sonu hesap kitap yapılmadan uyunamayan günlerdesiniz ve evet; kendi ayaklarınızın üzerinde, devrilmemek üzere bir o bataklığa, bir bu bataklığa yatıp duran hacıyatmaz gibi duruyorsunuz demektir.
görseldeki gülen hacıyatmaz gibi olabilmek en güzeli: vurdumduymaz, göbeğinin aşağısını görmeyen, tamamen düşüp bir güzel toparlanabilecekken, habire yan yatmayı marifet sanan bir aptal.