Kitabı okurken en son 1984'te hissettiğim hazza kapıldım. Ben kitap okurken o kitapta yer alan kurguya kendimi yerleştiririm. Bu sayede o olay kurgusunu daha iyi hissettiğime inanırım. Fakat bu eserde çoğu kez terse düşüp, muallakta kaldığımı itiraf etmeliyim. Kitapta yönetim şekli, felsefesi ve sosyo kültürel yapısı birbirinin zıttı iki farklı dünya (anarres-urras). Bir tarafta odocular, bir tarafta kapitalizmin hizmetkarları. Dr. shevek yerine de ben kendimi koyuyor ve ne hissediyorum? Ben ne yapardım? Sorularını sürekli aklımın bir köşesinde tutuyorum. Odocular olarak mülkiyeti reddediyorlar. Aile-eş yok, Cinsiyetçilik yok cinsel özgürlük var, herkes eşit, herkes eşit derecede çabalıyor, para pul mülk yok kardeşim yok!. Urrasta ise genel olarak bir sömürü düzeni hakim. Bundan dolayı kapitalist olduğunu söyleyebiliriz. Bir tarafta şatafat içinde yaşayanlar, bir tarafta ise açlıktan kırılanlar...Yönetenler ve yönetilenler, yasa koyucular, hükmetme arzusu ve mülkiyetçilik... Okurken bu iki dünya farklılıklarını, genel olarak anarşizm ve kapitalizmin artı ve eksi yönlerini derinlemesine irdeleyebilirsiniz. Kitaptaki diyaloglar sizi yeni yeni sorular sormaya teşvik edecek ve kim bilir belki de duvarlarınızı yıkacaksınız.