1. orta doğu coğrafyasındaki karşılığı "ülkenin neredeyse son 20 yılına hakim olmuş oluşumu kucakla, bu oluşumun üst kademesindekilerle bağlantı kurmaya çalış, ülkedeki hukuku çiğnediğinde bu bağlantılardan yararlan, hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam et" olan kavramdır.

    iki isim yazacağım; biri firma adı, diğeri kişi adı: ve . birbirleriyle alakasız bu iki ismin güç çerçevesinde büyük benzerlikleri mevcut. ülke gündeminde birkaç gün sonra unutulup gidecek ayrıntılar belki de (şahin şeker çoktan unutuldu zaten). bu isimlerin okyanusa düşen yağmur tanelerinden farkı yok elbette. bu berbat coğrafyada belli bir iq seviyesinin üzerinde olup çevresini algılayabilen bütün insanlar bu gerçeğin farkında. bahsetmek istediğim ise, gücün güç zehirlenmesi sınırlarına girmesinin aslında güce ulaşmayla olan bağlantısı.

    bu ülke insanının hayallerinde bile ara sıra karşılaştığı "belli bir maddi gelir"in üzerinde kazanç sağlayan insanlarda, sıklıkla, yukarıda değindiğim gücün insani değerlerle hiçbir kesişim kümesi olmayan sonuçlarını gözlemliyorum. bu sonuçların en çok canımı acıtanını babamda gördüğümden beri, "insani değerlere önem vermeyen (aslında, bu değerleri görmezden gelen) insanı, insan yerine görmek hatadır" düsturunu hayatıma enjekte ettim. başlarda, tatlı su hümanistliğim içine zerk ettiğim bu virüsü kabullenemedi, sık sık a düştüm. sonuçta, şimdi geldiğim noktada, doğru kararı verdiğimi düşünüyorum: bu düsturu hayat ilkesi olarak görmemek, insanın hayatına devam etmesinin önündeki en büyük engellerden biri.

    gücün illa ki maddi bir karşılığı olmasına da gerek yok. eskinin ihtiyar heyeti üyesine benzeyen, yetiştiği veya uzun süredir içinde bulunduğu küçük toplumsal yapıda söz sahibi olmuş insanın da, koca holding sahibi insanlardan pek farkı olmuyor. bir şekilde kazandığı gücü kendisinden daha aşağıda gördüğü diğerlerinin üzerinde önce test ediyor, ardından da bu güçle onları ezmeyi deniyor. bu denemenin başarısız olabilmesini sağlayan temel etken tabii ki hukuk. ancak nü uzun süredir unutmuş bu topraklarda doğuştan kör, sonradan da yaradılış özellikleri tamamen budanmış hukukun kendi kendini tek başına tekrar tesis etmesi mümkün değil. buna ben bile inanmıyorum artık.

    gücün pratiğe dökülmesinde, muhatabın bu gücü anlamadan ezilmeye çalışılması önemli. üzerinde yıllardır mobbing uygulanmasına rağmen, işini kaybetmek istemeyen işçinin de, asgari ücretle altında çalıştığı işvereni tarafından uyduruk bir neden bahane edilerek tekme tokat dövülen mekan resepsiyonundaki kızcağız da, oldukça kalabalık olan bir yolda seyir halindeyken, hamile eşiyle birlikte içinde bulunduğu aracın önü kesilerek aracının camı yumruklanan, kaportasının üzerinde zıplanan, aracının aynası büyük bir öfkeyle kırılan insanlar da karşılarındaki varlıkların güçlerini bilmiyor, bu gücün kendilerini ezmeye çalışacağını öngöremiyor. gücün, içine girdiği insanı kapkara bir pelerinle sarıp sarmaladığını da iddia etmek mümkün ama o kadar da hayalperest olmaya gerek var mı; bilmiyorum.

    özetle; gücün güç zehirlenmesi noktasına varmadan önce ortaya çıkardığı küçük sonuçların söz konusu güçten etkilenenler üzerindeki etkisi, sebep-sonuç etkisi kadar yavan. hele ki böyle satır satır anlatmaya çalışınca, 7 yaşındaki yeğenime iyiliği anlatmaya çalışıyormuşum gibi hissettiriyor. gücü göremeyen insan, karşısındakinin güç zehirlenmesiyle adeta kafayı yediğini de kestiremiyor tabii. böylelikle, kendisini savunmaya çalışmasına daha uzun bir süre olduğunu da göremiyor ve söz konusu gücün karşısındakinin bütün insani çatlaklarından dışarı fışkırmasına karşı hayretle bakakalıyor. kavgaya karışmak istemeyen insanların genel özelliği olan "kavga oluşturan elektriklenmelerde sessiz kalma" kuralı, böylesine çarpık ve taşkın bir güç karşısında etkisiz kalmaya ilelebet mahkum.

    önemli olanın ünvan, maddiyat, isim yapmış olma, popülerlik, "tanıdık dayıya sahip olma" gibi aslında oldukça değersiz ayrıntılar olmadığını; gücün taştığı çatlakların her şeyin özü olduğunu anlamayı başaranlar ise, her şeyi uzaktan üzgün gözlerle seyreden, böyle güç zehirlenmelerinde kendi kişisel güvenli alanlarını oluşturanlar oluyor. her iki tarafın da hayatın kaybedenleri olduğunu düşünüyorum. "en güzeli, her şeyi yok et mek" diye düşünmek, bu anlarda akıl sağlığının korunmasında oldukça etkili oluyor, öneririm.
    #152659 lake of the hell | 6 yıl önce
    0kavram