keyifli lakin yaşaması meşakkatli ev tipidir. bahçe her gün bakım ister; çiçekler, ağaçlar her gün su... etrafta fazla ev yoksa kış vakti hiçliğin ortasında gibi hissetmek, en ufak seste zıplayıp kontrol için elde fenerle bahçeyi kolaçan etmek kaçınılmazdır. temizlik keza apartman dairesine kıyasla biraz daha zorludur. açıkta unutulan herhangi bir şey hemen karınca istilasına uğrar. geceleri iki yaban domuzu dadandı mesela bahçeye. sabah ektiğim çiçekleri gece yarısı paramparça ediyorlar, sağ olsunlar. kedilerin yemeklerini çalan gelincikler, ara sıra komşunun tavuklarını kaçıran çakal ve tonla ilginç mahlukatla uğraşmak garip bir deneyim. insan kızamıyor da, kızsan ne fayda, doğaları neyse onu yaşıyorlar...
böyle yazınca çok olumsuz göründü ancak yoruculuğu ve diğer canlılarla mücadele kısımlarını bir kenara atarsak, keyiften bulutlara uçmak eylemini dibine kadar gerçekleştirebilmek pek hoş. her gün ağaca sarılabilmek, cızırdayan ağustos böceklerine "lütfen diğer ağaçta bağırabilir misiniz?" diye rica ettikten sonra ortamdan uzaklaşmaları, badem ağacına ters konan ağaçkakan ve adını dahi bilmediğim renkli kuşların bir araya gelerek icra ettiği dubstep müziği dinlemek, çıplak ayakla toprağa basabilmek her bir sıkıntıyı unutturacak cinsten zevkler.
korna yok, trafik yok, inşaat takırtısı yok, en büyük gürültü çevreden gelen insan kahkahaları ki tanımasam dahi birilerinin mutlu olduğunu bilmek güzel duygu.