behzat ç. ilk yayınlandığında ben gazi üniversitesi'nde fizik okuyordum (sebebini az çok tahmin edebilirsiniz canan ergüder başlığına yazdığımı görünce). içimdeki fizik aşkı öyle böyle değildi. sonra okuldaki bazı hocalarla sokrates ve atom konulu tartışmalar yapmak zorunda kalınca (çok ciddiyim bu konuda) okulda mimlendim biraz. zaten hristiyan olarak da 100 tane ülkücüyle sınıf arkadaşı olmak zordu epey. biriyle bir kız için takışacaktık neredeyse hatta.
neyse efendim, ben de okula halk otobüsü ile gitmekten bıkmış ve metro ile akköprü'de inip oradan 15 dakika kadar yürüyüp okula öyle gitmeye başlamıştım. hatta hala var mı bilmiyorum ama oralarda bir büfe vardı. oradan hayatımda ilk defa aldığım yılbaşı milli piyango biletine 100 lira mı ne öyle bir piyango vurmuştu.
işte bu gidişlerim sırasında ankamall'ün önünde birisini gördüm. adam epey tanıdık geliyor ama nerede gördüğümü de çıkartamıyorum. ben ona bakınca o da bana bakmaya başladı. bakışa bakışa birbirimize doğru ilerledik, sonra ben yanından geçip gittim. ama aklımda tek bir soru vardı: "ben bu adamı nereden tanıyorum?"
o zamanlar behzat ç dizisi yeni başlamıştı sanırım. ben izlemiyordum ama akraba ziyaretlerinde falan maruz kalıyordum. yine böyle bir akraba ziyareti esnasında ankamall'ün önünde gördüğüm adamı televizyonda gördüm.