1. 2017’nin merak ettiğim filmlerinden birisiydi life. Bunun da başlıca nedeni gerilim hatta korku olarak değerlendirilen bir bilimkurgu olmasıydı. Özellikle ilk çeyrekte bu görevi yerine getirdi aslında. Lakin hızlı kurgusu ve “gerilim unsurunu seyirciye çok erken, çok fazla göstermeme” kuralına pek uymadığı için ilginçliğini çok çabuk kaybetti. Temelde serileriyle birebir örtüşen bir hikayesi var aslında. Buna rağmen herhangi bir alien filminin fersah fersah altında; bu da sanırım yönetmenlerin konuyu ele alış biçimlerinin bir filmi nasıl etkilediğine dair iyi bir örnek.

    Film “uzayda hayat var mı” sorusundan yola çıkarken, bir uzay istasyonunda, mars’tan alınan toprak numunelerinde tek hücreli canlıya rastlanması üzerine inşaa ediyor hikayesini. Numunelerin depolandığı uzay istasyonu dünyadaki insanların calvin adını verdiği bu canlıyı incelerken biz de calvin’in doğumuna, büyümesine, gelişmesine ve en önemlisi hayata tutunmasına tanıklık ediyoruz. Calvin gelişip büyüdükçe uzay istasyonundaki bilim adamlarıyla karşılıklı bir hayatta kalma savaşı veriyor. Başlarda insanı geren hatta gore unsurlarıyla yer yer korkutan bu savaş bir süre sonra rutine bağlamasıyla sıkıcı bir hal alıyor. Neyse ki tahmin edilebilir sürprizli sonu keyfinizi yerine getiriyor da tam bir sükutu hayalle kalkmıyorsunuz filmin başından.

    Konunun içinde mars kelimesini görünce filme karşı iştahım bir kat daha artmıştı lakin bütün film uzayda geçmesine rağmen konunun mars ile ilgisi yok calvin’İn uzay istasyonuna taşındığı yer olması dışında.

    Kadro oldukça sağlam. Özellikle ryan reynolds ve jake gyllenhaal ilk göze çarpan isimler. Sanırım jake gyllenhaal’ın canlandırdığı başrol için önce reynolds düşünüşmüş ancak takvimi uymayınca yan role alınmış kendisi. İlgi çekici kadrosu olmasa çekilmez bir hal alabilirmiş gibime geliyor life. Şu haliyle ise ekran karşısında vakit geçirmek için gideri var klasmanında bir film.
    #150615 fly | 6 yıl önce
    0film