1. (bkz: )

    , alman bir politikacının oğlu olarak 'da doğmuş, 16-17 yaşlarını bir nda geçirmiş, 'nde ve alanında eğitim almış, bu eğitimlerine alanında devam etmiş bir tur. 'in düşüncelerinden oldukça etkilenmiş olan dahrendorf, toplumsal açıklamaların genel ilkelerini belirlemekle ve çatışmayı oluşturan etmenlerle ilgilenmeyi tercih etmiştir.

    Akademik çalışmalarının yanı sıra siyasi bir kimliğe de bürünen dahrendorf, 'nda üyelik yapmış, sir unvanı alarak 'nın daimi üyesi de olmuştur. avrupa toplulukları komisyonunda birçok konuda çalışmacı, araştırma sorumlusu olarak görev almış olan ralf dahrendorf, yakın bir zamanda; 2009 yılında vefat etmiştir.

    bilinen bazı eserleri arasında: "Sanayi/", "", "", "" ve "" sayılabilir.

    ★ dahrendorf'un hakkındaki düşüncelerine üzerinden değinmek istiyorum. bunu yapmadan hemen önce kısa ve önemli bir giriş yapmak doğru olacaktır.

    - diğer çatışma kuramcıları gibi dahrendorf'da işlevselciliğe, toplumsal değişme ve çatışmayı yeterli bir şekilde açıklayamadığı için eleştirel bir gözle bakıyor.

    - eserleri arasında bahsettiğim "" eserinde toplumu, bir tarafı , diğer tarafı çatışma olan bir madalyona benzetiyor. dahrendorf'a göre toplumsal gerçeklik, hem uyumlu hem de çatışmalu bir doğaya sahip. bu nedenle çatışmayla uyum, toplumsal yaşamda birbirini tamamlayan iki önemli kavram. birisi olmadan diğerinin var olamayacağı hususu üzerinde durmuş.

    - gibi sosyolojik teori içerisinde çatışma teorisi ve olmak üzere iki farklı yaklaşımın varlığının olduğunu ve bu yaklaşımların toplumsal gerçekliği açıklamada kısmî olarak kullanılabileceğini belirtmiş.

    dahrendorf'a göre konsensüs teorisi, toplumdaki değerler birliğinin, toplumsal düzeni sağlaması ve korunmasındaki etkisini irdelemelidir. çatışma teorisi ise, toplumdaki çıkar çatışmalarını ve otoritenin zorlayıcı gücünün (), yani otoritenin baskısının toplumsal düzenin korunmasındaki rolünü incelemelidir.

    - dahrendorf çatışmayı, toplumsal yapının anlaşılması konusunda, işlevselcilikteki konsensüs kavramından daha mühim görmektedir. ona göre toplumsal düzen ve değişmenin kaynağını konsensüs değil çatışma oluşturmakta.

    - işlevselcilik, toplumu bir arada tuttuğunu varsaydığı konsensüs ile ilgilenirken; dahrendorf, toplumu bir arada tuttuğunu varaaydığı çatışma ve baskı (coercion) ile ilgilenir.

    - işlevselciliğin yanı sıra karl marx ve max weber'den de etkilenmiş fakat bu kişi ve düşüncelere karşı eleştirilerde bulunmayı, özellikle marksizm ve işlevselciliğin toplumsal birlik konusunda çatışmayı yanlış anlattığını ve ya çatışmaya gereken önemi vermediği konularında eleştirilerde bulunmayı ihmal etmemiştir. bir etkilenim vardır fakat eleştiriler üzerindedir.

    ★ yaptığım genel anlatımdan sonra dahrendorf'un marksist kuram eleştirisine değinmekte yarar var.

    - dahrendorf'un çatışma teorisi, karl marx'ın çalışmalarının eleştirel okuması üzerine kurulu bir teoridir. marx'ın 19. yüzyılda kapitalizm ile ilgili yaptığı çıkarımları, analizleri doğru kabul eden dahrendorf, bu analizlerin değişen kapitalist toplum düzeni için 20. yüzyılda geçersiz olduğunu, kapitalizmin geçirdiği değişimlerin marx'ın öngörülerini geçersiz kıldığunı belirtir.

    - dahrendorf'a göre marx'ın çoğunu öngöremediği bu değişimler "postkapitalist" dediği, yeni bir endüstriyel toplum tipinin oluşmasını sağlamıştır. marx'ın sade, yeni doğmuş kapitalizme dair analizlerinin, bu toplum modeli için değiştirilmesi gerekliliğinden bahseder.

    - özellikle büyük britanya ve amerika birleşik devletleri gibi ülkelerde meydana çıktığını düşündüğü bu yeni kapitalist toplum modelinin, toplumun sınıf yapısında da bir takım değişimlere sebep olduğunu söyler.

    bu konuda marx'ın giderek kutuplaşmasını öngördüğü emek ve sermaye gruplarının git gide kendi içlerinde parçalandığını, ayrıştığını ifade eder.

    - dahrendorf, endüstriyel kapitalist toplumda meydana gelen ve postkapitalist topluma dönüşümün ana etkenleri olan değişimlerden bazılarını:
    • sermayenin ayrışması,
    • emeğin ayrışması,
    • "yeni orta sınıf"ın gelişmesi,
    • toplumsal hareketliliğin artması,
    • eşitliğin artması olarak sıralar.

    - sermayenin ayrışması: marx'n yaşadığı dönemde, kapitalist sistemde burjuvazi, üretim araçlarının hem mülkiyetini hem de kontrolünü elinde bulunduran bir sınıfken, proleterya ise emeğini, burjuvaziye satmak zorunda kalan işçi sınıfıydı. 20. yüzyılda büyük şirketlerin kurulması, teknolojinin gelişmesi, denetimin kolay yapılır hale gelmesiyle üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran kişiler/gruplar, aynı işçinin emek gücünü kiraladıkları gibi, şirketlerini, bu şirketlerin departmanlarını yönetsinler diye emek gücüyle birlikte yöneticiler kiraladılar. böylece üretim araçlarının sahibi, onu yöneten kişi olmayabilecekti. mülkiyet ve kontrol birbirinden uzaklaşmaya böyle başlamıştı. dahrendorf'a göre, marx zamanında hem mülk hem de kontrol sahibi olan burjuvaziyi, 20. yüzyılda bu ve buna benzer sebeplerle tanımlamak zorlaşmıştır. sermayenin ayrışmasını dahrendorf bu şekilde özetler.

    - emeğin ayrışması: dahrendorf, 20. yüzyılda sermayenin yanı sıra emeğinde ayrıştığını, parçalara ayrıldığını belirtir. makineleşme ve teknolojinin gelişimiyle uzmanlaşmanın artması, beraberinde farklı emek düzeylerine olan ihtiyacı da arttırmıştır. bu da yine beraberinde ücret, statü, beceri düzeyleri farklı emek düzeylerinin oluşumuna sebep olmuştur. işçi sınıfı, kendi içerisinde kalifiye, yarı kalifiye gibi gruplara ayrılmış, ayrışmıştır. daha önceki proleteryadan 20. yüzyıl içerisinde söz etmek mümkün olmamakla birlikte bu ayrışma sonucunsa emeğin, proleterya sınıfının tanımlanmaları zorlaşmıştır.

    - "yeni orta sınıf"ın gelişmesi: hem endüstride hem de endüstri dışı alanlarda yeni bir orta sınıf meydana çıkmıştır. marx, diğer değişimler gibi bu sınıfın varlığını da öngörememiştir. dahrendorf'a göre, "yeni orta sınıf" kavramı yanıltıcı bir kavramdır çünkü bu kesim daha başından ayrışık bir biçimde doğmuştur. bu sebeple ne bir sınıf ne de bir grup belirtir. dahrendorf'a göre, yeni bir orta kesimin varlığı kesin fakat bu kesimin sınıfsal bir bütünlüğü kesin değildir. yeni bir orta sınıf olmasa bile bürokrat ve beyaz yakalılar elbetteki vardırlar ve bu kesimlerin gelişimleri hususu geçtiğimiz yüzyılın en önemli tarihi gelişmelerinden bir tanesidir dahrendorf'a göre.

    - toplumsal hareketliliğin artması: dahrendorf, eğitimde fırsat eşitliğinin yaygınlaşmasıyla birlikte sınıflar ve kuşaklar arası hareketliliğin önemli bir artış gösterdiğini belirtmiştir.

    - toplumsal eşitliğin artması: marx'tan beri toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler git gide azalma göstermiştir diyen dahrendorf, bunun postkapitalist toplumun oluşmasındaki etkisinden söz eder.

    genel manada marksist kuram eleştirisine değinip bu eleştirisine nokta koyalım. çatışmaların kurumsallaşma aracılığıyla düzenlenmesi bu sürecin önemli gelişmelerinden bir tanesidir. dahrendorf'a göre sınıf çatışmasının kurumsallaşması, emek ve sermaye ikilisinin birbirlerini çıkar grupları olarak görmelerine, dolayısıyla da bir düzen içerisinde sistemi yürütmelerine sebep olmuştur. böylece marx'n sözünü ettiği proleter kökenli bir devrim (marksist bir devrim) imkansızlaşmış, çıkmaza girmiştir. çatışmanın kurumsallaşmasının temelinde ise örgütlenmenin olduğundan söz eder dahrendorf. bunlar gibi bir takım ekonomik ve politik gelişmeler de postkapitalist toplumun gelişini hızlandırmıştır.

    ★ dahrendorf'un önemini belirttiği, aynı zamanda dahrendorf'u önemli kılan teoriye; çatışma teorisine hızlı bir geçiş yapıp, detaylı bir değerlendirmede bulunalım.

    - dahrendorf, yirminci yüzyılda marksist düşüncenin (marksist çatışma kuramının) açıklayamadığını düşündüğü post-kapitalist toplumu açıklamak için yeni bir çatışma kuramı geliştirmek ister.

    - dahrendorf'un geliştirmek istediği bu çatışma kuramı, ne marksist çatışma kuramındaki gibi iki temel sınıfın (emek-sermaye) çatışmasına ne de üretim araçlarının mülkiyetine bağlıdır. dahrendorf için post-kapitalist toplumda daha önemli olan "meşru güç" ya da "meşru kontrol" olarak adlandırdığı 'otorite/yetki'dir.

    - dahrendorf'a göre post-kapitalist toplumdaki çatışmanın temeli otorite konumlarına katılmakla bu konumlardan dışlanmaktır.

    - Dahrendorf’a göre otorite, normlar tarafından belirlenmiş belirli toplumsal rol ve mevkilere iliştirilmiş meşru güçtür.

    - dahrendorf, güç ile meşru güç arasındaki farka değinir. ona göre "güç, bireylerin kifliliğine bağlı iken, otorite (meşru güç) her zaman rollerle ya da toplumsal konumlarla ilişkilidir."

    - otoritenin kişisel bir güç olmadığından bahseden dahredorf, otoritenin konumlandırılmış bir güç olduğunu belirtir. zannımca dahrendorf, otoritenin bir makama oturan, bir konumu kazanan birey ya da bireyler tarafından elde edildiğini, meşru gücün bu konuma erişen bireyde değil o konumda saklı olduğunu anlatır.

    - meşru güç sahibi olanlar yani otorite/yetki sahibi olanlar, bildiğimiz güç sahibi olanlardan elbette ayrılırlar. örnek verecek olursam; ticaret bakanının ticari faaliyetleri düzenlemek konusunda makamının ya da konumunun getirdiği bir yetkisi/otoritesi (meşru gücü) varken, büyük bir şirket yönetiminin devletin ticari faaliyetlerini düzenlemek konusunda gücü vardır. daha basitçe bir örnekle; bir vergi memuru yasal yollarla vergi toplama yetkisini kendinde barındırırken, bir çete lideri vatandaştan zor kullanarak haraç alma gücüne sahiptir.

    - dahrendorf, marx'ın çatışma kuramında yer alan sermaye sahipleri ile emek sahiplerinin yerini, bu yeni çatışma kuramında otorite sahibi olanlar ve olmayanların aldığını anlatır. otorite sahipleri yetkilerini kullanarak otorite konumu dışındakileri yönetirken, otorite sahibi olmayanlar da bu yetkiye boyun eğmektedirler.

    - dahrendorf'un çatışma kuramının temelini otorite sahibi olanlarla bu otoriteye tabi olanlar arasındaki güç mücadelesi oluşturur. otorite yani meşru güç sahipleri konumlarını, mevkilerini korumakla uğraşırken, tabi olanlar ise mevcut durumu değiştirmeye çabalarlar. bu arada otorite sahipleri yetkilerii kullanarak tabi olanları yönetirken, tabi olanlarda bu yetkiye boyun eğmeye devam etmektedir. çatışma ise buna rağmen devam etmektedir.

    - herhangi bir grupta egemen olan yani otorite sahibi olan kişi, bir başka grupta sıradan bir konumda olabilir, der dahrendorf.

    - dahrendorf, her kurumda egemen ve tabi grupların olduğunu ve bu grupların farklı çıkarlara sahip olduklarını belirtir. daha özelde, bu iki sınıfın belirli bir takım alt gruplar ürettiği sonucuna ulaşılabilir.

    - dahrendorf, egemen ve tabi olanlar arasındaki ilişkileri yarı gruplar, çıkar grupları ve çatışma grupları olarak açıklar.

    - yarı gruplar ve çıkar grupları: dahrendorf, her kurumda otorite sahipleri ve tabi olanlar arasında çıkarların farklılığından kaynaklanan bir gerilim, bir çatışma olduğunu söyler. mevzu bahis bu çıkarları açık çıkarlar (manifest interests) ve gizil çıkarlar (latent interests) olarak ikiye ayırır. gizil çıkarlar, amaçları üyelerce görülebilir şekilde geliştikçe açık çıkarlara dönüşürler. tam tersi olarak gizil çıkarlar, açık amaçlar şeklinde ortaya çıkmazlarsa yarı grup (quasi group) ya da potansiyel grup (potential group) olarak belirirler. gizil çıkarların bilinçli amaçlar olarak belirmeye başlamasıyla yarı gruplar, çıkar gruplarına (interset groups) dönüşür. gizil çıkar çatışmasında çatışmanın açık hale gelebilmesi otorite sahiplerinin meşruluklarının sorgulanmasıyla mümkündür.

    - dahrendorf az önceki kafa karıştırıcı ayrımı basitçe açıklıyor. diyor ki; kadınların erkeklerle fırsat eşitliği istemesiyle önceden gizil olan çıkar, artık bilinçli amaçlar şeklinde görülerek açık bir çıkara dönüşür, dolayısıyla önceden yarı grup ya da potansiyel grup şeklinde kümelenen kadınlar örgütlenerek çıkar grupları oluşturur.

    - durumu şematize edecek olursam: Tık tık

    - çatışma grupları: dahrendorf'a göre, çıkar gruplarından çatışma grupları doğar. çatışma grupları, belli olduğu üzere sınıfın çıkarları doğrultusunda diğer sınıflarla mücadeleye girişen örgütlü gruplardır.

    - "Dahrendorf’un yapısalcı çatışma kuramında sınıflar zorunlu olarak eşgüdümlenmiş birliklerde otoritenin dağılımıyla ilgili yapısal koşulların ortaya çıkardığı çıkar grupları olarak analiz edilirler. Sınıflar, otoritenin kullanımına katılan ya da dışlanan ikili çıkar grupları olarak tanımlanır."

    - dahrendorf, sunduğu çatışam kuramı için çok boyutlu, karmaşık, çoğulcu gibi nitelemelerde bulunur. bunun sebebi bir bireyin aynı an da birden fazla grup içerisinde farklı rol ve konumlarda olabilmesidir. örneğin; bir şirkette yönetici konumunda olan ve elinde meşru güç bulunduran birey, iş insanlarının birleştiği bir oluşumda tabi olan kişi konumunda bulunabilir. şirketinde otoritesini korumaya çabalarken, diğer oluşumda otorite sahiplerine karşı bir direniş gösterebilir. bana göre bunu çok daha basit bir şekilde anlatacak olursak; ayrı iki kulvarda mücadele veren bir futbol takımına benzetebiliriz. ülke liginde birinciliğini korumaya çalışan futbol kulübü, uluslararası ligde birinciliği elde etmeye çalabalar. otorite için verilen mücadele de basitçe buna benzer. bireyin, birden fazla sınıfa dahil olması ve farklı konumlarda bulunması dahrendorf'un çatışma kuramını kendi deyimiyle karmaşık kılmıştır.

    - dahrendorf, bireyin artık çıkarlarını korumanın yolu olarak kolektif bir eylem çabasına girişmesi gerektiğini fark etmesiyle sınıf çatışmasının doğacağını söyler. fakat post-kapitalist toplumda emeğin ayrışması gibi etmenler dolayısıyla bunun pek de mümkün olamayacağının altını da ayrıca çizer.

    "Neticede Dahrendorf kapitalist toplumda meydana gelen önemli değişmeler sonucunda çatışmanın kaynağının mülkiyet olmaktan çıktığını, otorite ilişkilerinin (yani egemen olanla tabi olan arasındaki ilişkilerin) ise çatışmanın yeni kaynağı hâline geldipini savunmuş ve bu dönüşümü postkapitalist bir dönüşüm olarak nitelemiştir. Dahrendorf özellikle emek ve sermayenin ayrışması, orta sınıfın giderek genifllemesi ve toplumsal hareketliliğin artması gibi nedenlerin endüstriyel toplumda çatışmayı, otoritenin dağılımına bağlı olarak egemen olanlarla tabi olanlar arasında, yeni ve çok daha karmaşık bir boyuta taşındığını düşünür."

    - dahrendorf, coser gibi düşünür ve çatışmanın endüstriyel toplumda kurumsallaşma aracılığıyla düzenlendiğini belirtir.

    - dahrendorf, çatışmanın bir takım getirilerinden söz etmeyi ihmal etmemiş; ona göre çatışma, toplumu bir arada tutma, demokrasilerde gücün kötüye kullanımının engellenmesi, bireysel haklar ve hukukun güçlendirilmesi ile otorite sahipleri üzerinde kolektif bir denetimin sağlanması gibi getirilere, işlevlere sahiptir. dolayısıyla çatışmayı bastırmak değil, kurumsallaşma yoluyla düzenlemek gereklidir.

    - dahrendorf'un kuramına dair de bir takım eleştiriler getirilmiştir. bunlardan bir tanesi bu kuramın otorite sahipleri ile tabi olanlar arasındaki çatışma dışında kalan mücadeleleri açıklamada yetersiz olduğuyla ilgiliyken bir diğeri de marksist cepheden gelen maksist çatışma kuramının hala geçerli olduğuna dair cevaplar üreten kritiklerdir.

    - ritzer'e göre dahrendorf'un çatışma teorisi bir kuram görünümünde olan fakat kuram olmaktan uzak bir şekilde yapısal işlevselciliğin aynadaki yansıması olmaktan öteye gidememiştir. bu da ritzer'e göre, ilerleyen dönemlerde marksist çatışma kuramının daha da güç kazanamasına yarar sağlamıştır.

    aynı şekilde 'da dahrendorf'un çatışma kuramıyla ilgili olarak weber ve marx'ın kuramlarının değerlenmesine sebep verdiğini belirtmiştir.

    yararlanılan kaynaklar;
    modern sosyoloji tarihi ders kitabı
    çağdaş sosyoloji kuramları -
    çağdaş sosyoloji kuramları - ,
    wikipedia

    derin okumalar;
    modern sosyal çatışma (1988) - dahrendorf
    endüstriyel toplumda sınıf ve sınıf çatışması (1959) - dahrendorf
    #149207 laranja | 6 yıl önce
    0bilim insanı