biraz önce biten maçta cska moskova'ya 91-83 yenilerek euroleague'te final four finalistliğinden öteye gidememiş, ülkerspor halen "tek başına" ayaktayken aralarında olan rekabetten doğan "efes pilsen ruhu"nu uzun bir aradan sonra, yurt dışında tekrar parkeye yansıttığı için beni mutlu etmiş basketbol kulübü.
euroleague'i kazansaydı, nefis olacaktı ama ne yazık ki içimizdeki holiganlar bunu da eleştirecekti. maçın sonlarında skor 85-81 cska lehineyken, aynı salonda bugün akşam oynanan fenerbahçe beko - real madrid maçından sonra salonda kalmış fenerbahçe taraftarı özellikle ergin ataman'a sataşmaya ve koro halinde "her zaman her yerde en büyük fener" diye böğürmeye başladı. euroleague'in final four'u özellikle son yıllarda iyice zorlaştı ve son 4'e kalmak zaten çok zor. fenerbahçe beko bunu üst üste yıllardır başararak göğsümüzü kabartırken, başka bir türk takımının aynı seviyelerde yer alabilmesi (ve hatta bu yıl özelinde fenerbahçe beko'yu da geçebilmiş olması) holiganlık perspektifinde kabul edilemez oluyor tabii. henüz umutlar tükenmemişken, maçın sonuna 2 dakikadan biraz daha az bir süre kalmışken ve bu süre basketbol için çok uzunken, saçma sapan bir şekilde sahadaki 2 takımdan biriyle aynı ülkeden olan başka bir takım lehine tezahürata başlamak, sanırım bize özgü bir durum olarak anılacak ileride. olan bitene anlam veremedikleri için ispanyol rejisi de, koro halinde efes'e "gerçek büyük" takımı kendince gösterenleri bir süre ekranda tuttu. ispanya'nın bask bölgesinde bulunan ve final four'un bu yılki ev sahibi ünvanına sahip vitoria-gasteizliler eminim şaşırmıştır. çünkü ergin ataman sinirlenmeye ve bu fenerbahçe beko taraftarına dönüp onlara saydırmaya başladı. hakemlerin ikisi ataman'ın yanına geldiler, sakin olmasını falan söylediler sanırım ama onların da bir şeyden haberlerinin olduğunu sanmıyorum. bense ekran başında utanmakla meşguldüm.
holiganizm sadece futbol sınırlarında kalmıyor ve sandığınız gibi "futbol holiganları çok kötü yaae" diye bir şey de yok. adam basketbol maçı izlemeye ispanya'ya gitmiş, ülkesinden 2 takım avrupa'nın zirvesine kadar tırmanmış ve yarışmakta. keyif duyup gururlanacağı yerde, finale çıkmış olanına saydırıyor, final maçını kaybetmek üzere olan diğer takıma kendi takımı üzerinden bi' ton laf çakıyor, koro halinde olumsuz tezahüratta bulunuyor. başkası adına utanma örneği, benim için, tam da bu işte. galatasaray bugün futbolda şampiyon oldu diye bu koro halindeki fenerbahçe taraftarının sinirilenip efes'e höykürdüğünü düşünüyorum ve daha da utanıyorum. 2015'te pınar karşıyaka basketboldaki "semirilmişler" hegemonyasını uzun bir aradan sonra yıkıp geçerek lig şampiyonu olduğunda (yanlış hatırlamıyorsam, en son bunu 1999 ve 2000'de tofaş başarmıştı) çok mutlu olup sevinmiştim. eurochallenge'taki bütün maçlarını takip etmeye çalışmış, bu kupada final oynadığında heyecandan neredeyse ölmüştüm. keşke ta ispanya'ya kadar gitmiş holiganlar da "ülkesiyle gurur duymayı" anlayabilse, yurt dışında takım ayırt etmeden kendi ülkesinin takımını desteklemeyi bilebilse...
anadolu efes'e eski "efes pilsen ruhu"nu tüm dahili düşmanlarına karşın tekrar gösterebildiği için teşekkür ederim. çocukluğumun kahramanlarının bir kısmını yetiştirmiş, yıllarca lisanslı basketbol oynayabilmemin ilk hayal filizlerini dikmiş kulüp olarak halâ seviliyor, halâ takip ediliyorsun. değişen arman, bağlı bulunduğun anadolu grubu'nun hükümet yalakalığı ve şekere bulandırdığın birandan öpüyorum.