oynadığım ilk korku oyununu, aşık olduğum ilk oyun karakterini (heather), sinemada izlediğim ilk korku filmini içinde barındıran evren. bir de daha lisedeyken korku hikayeleri yazmama ve okuldan "sizin oğlan tuhaf biraz, psikoloğa falan götürün." şeklinde aileme hakkımda yorum yapılmasına sebep olmuştur.
video oyunlarına artık eskisi kadar ilgim yok nedense, en son metal gear solid evrenini bir elden geçirdim ama onu da mgs 3 haricinde "bitse de gitsek" modunda yaptım. aynısı silent hill ve final fantasy için de geçerli. çok sevdiğim çoğu oyun artık pek bir şey ifade etmiyor bana nedense. belki de sorumlusu berusaiyu no bara ve epeydir müzikle haşır neşir olmamdır bilemiyorum.
her neyse, beni bu oyuna meraklandıran level dergisiydi. bu sebepten ötürü film vizyona girer girmez, 18 yaşımdan küçük olsam da, hemen sinemaya gittim. tabii o güne kadar sinemada hiç korku filmi izlemediğim için de "hay sıçayım kafama... nereden geldim bu filme..." dedim daha filmin ilk sahnelerinde. ama sonradan resmen büyüledi beni. silent hill tarzında korku hikayeleri yazmaya başladım. sonra h. p lovecraft'ı keşfettim.
oyunları oynayabilmem ise ilk üniversitemde oldu. daha öncesinden hep silent hill müziklerini, videolarını falan izliyordum. mesela şunu hala arada açar izlerim: