Silent hill 2 oyununun gelmiş geçmiş en iyi korku oyunu olduğu ile ilgili çok güvendiğim kaynaklardan duyumlar aldım ve bu benim ilgimi çok çekti, bir düşünsenize 2001 yılında çıkmış bir Ps2 oyunu hala gelmiş geçmiş en iyi korku oyunu ünvanını taşıyabiliyor.
Gecenin bir yarısı Pc'ye özel HD edition versiyonunu Ps2 kalitesine yaklaştıran bir dizi mod ile Çıkış tarihinden 18 yıl sonra Silent Hill 2 oyununu oynadım.
Oyun büyük bir heyecanla beni içine çekti. Oyunun atmosferi ilk başta seni büyük bir 'acaba ne olacak' sorusu sorduruyor ve Amerikan korku oyunu-filmi kültüründen gelen gerzek korku elementlerini beklemeye koyuyor. Ve oyuna atılıyoruz.
Oyunun konusu 3 yıl önce kaybettiğimiz (hastalık nedeniyle vefat eden) karımızdan gelen, onun el yazısını, onun konuşma tarzını taşıyan bir mektubun bizi Silent hill de özel yerimizde beklediğini söyleyen bir mektup alıyoruz. Bu beni çok şüphelendiriyor aynı karakterimizi şüphelendirdirdiği gibi ama sonuçta karımız demi? Yani belki (türlü türlü açıklama) nedeniyle belki hala hayattadır yada ne bilim işte işin arkasında bir şeyler vardır. Her neyse maceraya atılıyorum.
İlk bulunduğumuz yerden çıktıktan sonra her şey aşırı sakin ve yalnızlık hissi veriyor. Bir sis içerisinde etrafı gergince kontrol ediyor ve sonra gidebileceğimiz tek bir yol görüyoruz. Gördüğümüz yol gayet uzun ve ağaçlık arası. Giderken sakinleşiyor ve uzun yolda düşüncelere dalıyor bizim için hazırlanmış olan şeyleri merak ediyoruz. Ucunun nereye varacağını merak ettiğimiz bu yolda bayağı bir mesafe kat ettikten sonra bir mezarlığa varıyor ve bir kadın görüyoruz ve can simidi gibi ama biraz da tedbirle yanına koşuyor ve kadınla tanışıyoruz. Kadın 18 yaşlarında ya var ya yok bir kız, ailesini aradığını söylüyor ve biz mezarlıkta sisler içerisinde böyle diyen birini gördüğümüz için çekiniyoruz doğal olarak. (Bu arada Silent hill bir göl kasabası ve her yer Karadeniz misali sis kaplı çünkü o zamanın donanımları (ps2) uzak mesafeleri işleyecek kadar güçlü değil ve Silent hill gibi zamanının en iyi grafiğe sahip oyunları için çok daha zor bir durum bu, bu durumu aşmak için sis kullanılıyor ve sis oyun mekaniklerine müthiş bir element olarak yedirilmiş, atmosferi muazzam kılıyor.) Neyse konuya dönersem kız da doğal olarak bizim burada ne yaptığımızı soruyor ve bizim ölü karımızdan mektup aldığımızı, onu bu kasabada beklediğimizi söyleyince kız bu sefer bizden çekiniyor, bize deli gözüyle bakıyor. Ana karakterimiz hayır öyle değil diye açıklama yapıyor ve kasabaya giriş yolunu soruyor. Burada kıza ulan sığır mezarlıkta kimsenin olmadığı yerde mezarlara bakarak ailesini arayan deli sensin diyesim olmasına rağmen diyemiyor devam ediyorum ve kasabaya giriyorum.
Kasabada ne ne yapacağımı biliyor ne nereye gitmem gerektiğini biliyor ne de ne halt olmuş bu kasabaya da her yer boş ulan diyorum. Artan aşırı gerilimli bekleyiş ve müthiş merak duygusu ile ben maceraya atılıyorum gerisini de ilginizi çektiyse sizin oynamanız tavsiye ediyorum çünkü oyun müthiş bir devama sahip. Ama size olaylara daha iyi bakmanız ve daha yüksek entelektüel bir zevke ulaşmanız için her şeyin sonunda nasıl bir zevk aldım nasıl bir düşünce bıraktı sende bu oyun, diye bir iki paragraf yazacağım.
Her şeyden sonra oyun hakkındaki görüşlerim: Bir kere kesinlikle Amerikan mantalitesi yok, saçma sapan jumpscareler yok, oyun sizi salak yerine koymuyor ve size modern oyunlar gibi şunu yap şuraya git demiyor sizi gerçek hayat gibi olayların içine atıyor, sizi müthiş bir biçimde korkutuyor ama bunu sizin düşünmenizi ve aklınızı kullanmanızı sağlayarak başarıyor. Bazı bulmacalar ve bazı binalarda ilerlemek sizi yoruyor ama buna değiyor.
Düşüncesel olarak silent hill, herkesin korkularını ve bilinçaltındaki düşüncelerini ortaya vuran ve kişiye özel olarak bunu yapan bir yer mesela James'in (yönettğimiz ana karakter) dünyası oyunda gördüğümüz oyunda oynadığımız yer. Mesela Jamie diye bir çocukla karşılaşacağız, onun dünyası ile bizimki apayrı, mezarlıkta ki kız Angela'nın hikayesi ve gördüğü dünya Apayrı yine. Mesela benim glec'in dünyası da bunu okuyan sizlerin dünyası da apayrı. Oyunda diğer iki karakterin dünyasıyla kesiştiği yerler oluyor ve dehşete düşüren anlar yaşıyoruz.
Günün sonunda size acaba Silent hill beni çağırırsa benim karşılaşacağım şeyler ne olacak acaba diye kendi kendinize sorular sorarken bulacaksınız. Çünkü çoğumuz içimizde kronik boşluklar ve pişmanlıklarla yaşıyor ve bunları çözmekten kaçınıyoruz. Silent hill'e düşmeden bu sıkıntılarımızı çözmek için çabalamalıyız ve bunların üstüne cesurca gitmeliyiz.
Ek: oyunda gördüğünüz her şey James'in bilinçaltı mesela beni etkileyen !!Spoiler!! Canavarların kadınsal çekiciliği olan bazı özellikler taşıması bize James'in karısı ölmeden önce ona ilgi duyduğu ama hasta olduğu ve James'e bu süreçte çok kötü davrandığı için gideremediği ve karısı öldükten sonra da başka kadınlarla gideremediği aşırı bastırılmış bir cinsellik var, Maria karakteriyle tanışmak (Karısına aşırı benzeyen çok seksi ve James'in aslında görmek istediği karısının hali ama karısı olmayan bizimle uzun süre oyunda ilerleyen karakter). Piramit Kafa denen canavar ve full kadın bel altından oluşmuş canavarlar arasında geçen ilginç bir sahne var, (bel üstü ve bel altı simetrik ve normal şartlarda seksi olarak nitelendirilebilecek bacaklarda oluşmuş garip yaratık) bu iki canavarı değişik bir seks pozisyonunda görmemiz durumu. başka bir şeyse seksi ama canavarlaşmış hemşire canavarlar, hepsinin aslında canavarlaşmaktan çok abartılmış bir hastalığın yansıması olduğunu anlamak. bu bütün canavarların bize kötü davranması ve bizi öldürmek istemesi karımızın bize ölmeden önceki muamelesinin bir yansıması ve bizim onları...
Neyse... İşte görüldüğü gibi oyunda müthiş seviyelerde psikoloji bilminden yararlanılmış.