bu gürültü işi aşırı subjektif. kapının önünde iki kişi kavga ediyor, benim haftada bir havlamayan köpek onlara havlıyor, komşu gelip kavga sesine değil, bana çemkiriyor "köpeğin hav hav" diye. ya siktir git teyze.
üniversite zamanı o evde her hafta adam topladım. bazen parti, bazen rakı, hep hayvanlık. kimse şikayet etmedi. ikinci apartmanımda herkes 60+ idi. yıllarca, sabaha kadar yıktığımız oldu, o güzel insanlardan biri bile şikayet etmedi. ki etse ses ölçerle gelip zabıt tutuyor güvenlik 11den sonra.
ben de yemin ettim: asla komşumun eğlencesinden şikayet etmeyeceğim. son apartmandaki öğrenci kızlar her cumartesi gün doğana kadar yıktılar. misafirleri koridorda bağırıştı. evde bebek de vardı, sözümü tuttum, ses etmedim. bu arada "bebek uyuyor, sessiz" hikaye. habire televizyon uğultusuyla, ekran ışığıyla uyuttuğunuzdan muhtemelen uyku sıkıntısı.
bir arkadaş da komşunun terlik sesinden gece haber izlemesine, taktıkça takıyor. valla olan kendisine oluyor. kendi bilir. bana "apartmanda yaşama o zaman" diyen de oluyor. yoo, sen git kır evinde yaşa.
yarım yamalak apartman hayatına geçişin, hem fiziken hem sosyal uyum sağlayamamanın sıkıntıları bunlar.