1. "senin içinde olmadığn mikron bir hayalim bile yok. rüyalarımın başrolüsün" demişim 250 sene önce birine. bir söz oldu muydu, dedirtene helal olsun derler bizim buralarda.

    yaştan yaşa değişen duygusal evreleri hatırlıyor olmak, yaşlanmanın gereği olduğu kadar, yine bu ihtiyarlama döneminin trajikomik tespiti de aynı zamanda.
    kadınlar bu konuda nasıl pozisyon alabiliyorlar hala bu yaşımda çözebilmiş değilim ancak, benim karakterimdeki adamlarda bıraktığı mürekkep lekeleri şu şekilde :

    20'li yaşlara doğru :
    terkedensen : geçerli bir sebebi kesin vardır. asla başka kız için mevcut kişi terkedilmez. zaten mevcut kişiyleyken o algılar kesin kapatılır. kitabımızda bu tarz kazanovalık kisvesi altına yerleştirilmiş aciz çapkınlık durumlarına yer yok. genelde sebep, değer verdiğin kadar görememektir. bir kaç şişeden sonra iyileşiir.
    terkedilensen : dünyaya niye geldik ? neden yaşıyoruz ? sokarım üniversitesine. acaba şu piç yüzünden mi ? lan madem sevmiyordu niye öptü beni ? ben onun için sadece lise mezuniyet gecesindeki kavalye miydim ? genelde bir yaz döneminden sonra atlatılır. mevzu yaz başında olduysa, 1 yıla yakın sürebilir.

    21'den sonra, 25 civarına kadar :
    terkedensen : hayattaki hedeflerimiz uyuşmuyor. onun farklı bir şehirde okuyor olacağı/olması kabul edilebilir değil. uzaktan ilişki olmaz. "bana güvenmiyor musun?" güvenmiyorum ulan. insanoğlusun amk. eğer tüm kontak yolları kapalıysa kolay atlatılır. ihtiyaç duyulan şey bir iki yakın arkadaş ve play station'dan ya da mmorpg oyundan daha fazlası değildir.
    terkedilensen : hala ergen ise terkeden hatun kişisi, muayen dönemine denk gelmiş olabilir. ya da ne bileyim çorabın falan kokuyordur, yanlışlıkla osurmuşsundur. genelde o dönemde kızlar karşısındaki adamı sürekli deodorantlı ya da spor yaparken terlemiş gördüğünden, diğer insani vücut reaksiyonları ters tepebilir. bir başka sebep de, cinsel arzular olabilir. tabuları ya da ananeleri olabilir hatun kişinin. ben şahsen saygı duydum hep hayatımdaki kadınlara bu konuda. ama denemişsen rahatsız olmuş olabilir, korkmuş da olabilir. ya da en basitinden sıkılmıştır senden. popüler olmaman ya da onun arkadaşlarının bazılarından hoşlanmadığını ona söylemen de etmen olabilir. o sikimsonik "yakın erkek arkadaş" durumunu bugün de anlamıyorum, anlamayacağım da. yok baba öyle bir şey. sebebi tam bilmiyorsan etkisi yıllar sürebilir. biliyorsan da sindirme durumu, hayatı sindirebilmiş olma seviyenle doğru orantılı olacaktır. genelde hiç bir şey işe yaramaz. ne sosyalleşmek ne de başka uğraşlar. bir işte çalışıyorsan, kariyerine asılman en iyi yoldur. odak noktanı değiştirmen bunu iyileştirmez ya da pıhtılaştırmaz, sadece yara bandı görevi görür.

    30'lu yaşlara doğru :
    terkedensen : aşırı önemli bir sebep lazım. aldatılmak, ailelerin birbirinden hoşlanmaması, dünya görüşleri. kısacası hayatı müşterek sürdürebilmek için iki insana lazım olan, sevgi, saygı, hoşgörü ya da etkisinin zamanla azaldığını düşündüğüm aşkın gücünü koruyabilmesine yardım edebilecek tek bir ortak nokta yok ise ilişkide, sadece tek bir soru sorabilirsin kendine : "ne zaman ve ne şekilde bitecek ?" tabi örnek yine benim. insandan insana değişir. "ilişki" yaşadığım insan o saatten sonra hayatımın geri kalanını paylaşabileceğim biri mi yoksa değil mi en önemli kıstas. geçmiş yılların aksine, aldatılmış da olsan çok kısa sürede geçer. 1 gece meyhanede dostlarla dağıtmak yeterlidir.
    terkedilensen :
    terkedende olduğu gibi sebepler olabilir. sonuçta, senin için doğru kişi olduğunu düşündüğün insan için doğru insan olmayabilirsin. zaten dünyada, birbiri için doğru insanlar olan evlilik sayısı oldukça azdır tahminimce. hep biri daha çok sever ve ne hikmetse o sen olursun. asla unutmazsın, ama alışırsın. geçmez yani. dinlediğin bir şarkıda, gördüğün bir film afişinde, alakasız polisiye bir romanda, yemek yaparken, alışverişteyken ya da araba kullanırken hatırlarsın. gece uyumadan önceki flashbacklerde ön sırayı alır.

    30'lardan sonra :

    ne terketme ne de terkedilme durumu bariz bir şekilde ortada olmaz. hatun kişisi seni terkettiğini düşünür sen de onu. beni kovamazsın, ben zaten istifa ettim demek gibi yani. ilişki bunca yıllık tecrübelerden sonra bile yanlışlıkla evlilikle sonuçlanmışsa (yanlışlıkla diyorum çünkü boşandıysan zaten yanlış bir evlilikmiş) ne sevgi ne de saygı kalır iki insan arasında. ben hiç evlenmedim ama böyle bir sonla karşılaşırsam sebebi bu olacaktır. artık eskisi gibi zihnini meşgul etmez bu durum. ertesi gün kalkar ofise devam eder, en fazla doların yükselişine, ülke ekonomisine söver olayı idare edersin. koca adamsın lan aşk acısı nedir ?

    yani eski sevgili dediğin şeyi eski yapan sadece geçen yıllar. karşındaki şerefsizin önde gideniydi ise bile hayatına en kötü ihtimalle bir tecrübe katmış demektir. yani neyi nasıl yapmayacağını, nasıl bir insanla yakınlaşmaman gerektiğini öğretmiştir sana. iyi ayrılık diye bir şey yoktur. ayrıldıktan sonra arkadaş kalma durumu da yoktur,

    en iyi kalplisinden en ahlaksızına kadar, umarım hepsi mutludur/mutlu olurlar.
    #145177 mangetsu | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0yakınlık derecesi