Konu ile ilgili Söylenecek binlerce kelime, sınırsız övgü, sayısız güzel sözüm var demeyi çok isterdiM FAKAT ŞAKİRO O kadar bu dünyadan uzak, o kadar gerçek dışı, o kadar bütün maddi ve somut övgülerden münezzeh kalacak kadar büyük bir dengbej ki onu bir kaç basit güzel söz, bir iki övgüye sığdırmak şahsına, mirasına ve kürt halkının kalbindeki değişmez, eskimez değerine büyük bir hakaret olur diye düşünüyorum. Bu nedenle sıradan bir biyografi paylaşıp onu sizlere sadece dağları aşan, kalpleri titreten sesi ve eserleri ile tanıtmaya çabalamak çok yerinde olacaktır.
''Kürtler arasında güzel sesinden dolayı ‘Kewê Ribat’ (Rabat Kekliği) ve ‘Şahê Dengbêjan’ olarak anılan Şakiro (Şakir Deniz) kendisi gibi usta bir dengbêj olan ‘Resoyê Gopala’nın öğrencilerindendir. ‘Şakirê Mezin’ ya da ‘Şakirê Bedih’ adıyla da tanınır. Her ne kadar Erzurum Karayazılı olarak bilinse de, aslen Ağrı (Karaköse)'nın Navik köyündendir.
1959 yılında ailesi topluca Adana'ya sürgün olarak gönderildiğinde genç bir delikanlıdır. 1959-1966 yılları arasında toplam 7 yıllık sürgün hayatından sonra 1966 yılında Muş'a dönen aile, 2 sene sonra yani 1968 yılında Erzurum Karayazı'ya yerleşir. Günlerce durmaksızın kılam söylemesiyle nam salan en büyük Kürt dengbêjlerinden birisi.
Ondaki ‘xulxulandin-hawînî’ (gırtlak yapma) çok az dengbêjde görünen özelliklerinden en önemlilerindendi. Sadece Ortadoğu'da değil, Kürtlerin bulunduğu her parzemin ve alanda tanınan bir-iki dengbêjden birisidir.
Yüzlerle ifade edilen kılamları ile Sözlü Kürt Edebiyat’na adını altın harflerle yazdıran Şakiro, Gulê Dêran, Şerê Mala Nasir, Eliyê Pûrto, Nêçîrvano, Geliyê Zîlan, Esmer, Kejê ve Sebrê gibi onlarca kılam ile yıllarca evlerimizin en ‘Kurdewar’ misafiri oldu.. Kürtlere küs olarak 1996 yılında İzmir’de, yokluk içinde aramızdan ayrılan usta dengbêj, ölmeden önceki son demlerinde kendisiyle çalıştığı gazete adına röportaj yapmak isteyen Gazeteci arkadaşım Rahmi Batur'a konuşmak istememiş ve nedenini de şöyle açıklamıştı;
"Kürtlere kırgınım. Kürtler değerlerine, dengbêjlerine sahip çıkmıyor. Türklere bir bakın bir Aşık Veysel'leri vardı, ona sahip çıkıldı. Bütün dünyaya onu tanıttılar. Bir Reşo'muz vardı. Hepimizin ustası. Aç öldü.. Şimdi söyle bakalım seninle nasıl konuşayım ve gönlümü nasıl açayım?" ''
-Eserleri-
DERAN
WEY DİL
SERAYE
SEBRA
AGİRİ
DEWRESE
DE LO LO
DELEL
DEWRANE
DEWRE
DİLBER
DUNYAYE
EYSANE
FELEKE
GENÇ XELİL
GEWRE
GULENAZ
LAVİKO
LO LO XELİL
QAZE
SALİHO
TELİ
WERE
WEYLE
EZ REBENİM
AX DE LE LE
XEME
SERAYE
SEBRA
AGİRİ
DEWRESE
DE LO LO
DELEL
DEWRANE
DEWRE
DİLBER
DUNYAYE
EYSANE
FELEKE
GENÇ XELİL
GEWRE
GULENAZ
LAVİKO
LO LO XELİL
QAZE
SALİHO
TELİ
WERE
WEYLE
EZ REBENİM
AX DE LE LE
XEME
WERE
WEYLE
EZ REBENİM
AX DE LE LE
XEME
Hepsinin yeri bende apayrı fakat bir favorim var ki...
Kendisi, oğlu, belirli akrabaları ve dava arkadaşları devlet tarafından idam yolu ile katledilen, direnişi ve bize kattıkları halkın gönlünde, hafızasında yer edinen pirimiz şêx Said efendinin ardından yaktığı ağıttır. Ağıdın tadına varabilmek, yüreğinizde hissedebilmek için siyasetinizi, ideolojinizi birkaç dakikalığına geride bırakıp sadece yüreğinizi açmanızı şiddetle tavsiye ederim.