1. ablam da ben de kedi hastasıyız. bir gün ablam, yanında erkek arkadaşı ve elinde kocaman bir kutuyla eve geldi. hani şu marketlere mal taşınan karton kutulardan... kapıyı ben açtım. ablam "al" diye kutuyu elime tutuşturdu. "ne bu?" dedim. "aç da gör" dediği sırada, kutu üzerindeki orta boy bir yuvarlak delikten koca bir kafa çıktı. İşte bu kafa:
    serving.photos.photobox.com/...

    ben çıldırım tabi, ama bi taraftan da, alışıldık kedi suratı olmadığından "bu ne be!" modundayım. zaten 1 hafta boyunca tipine alışamadım mis kokulumun.

    neyse, gittik odaya, oturduk. isim düşünüyoruz buna. o sırada geldi hanımefendi, ama o nasıl kırıtmaktır yürürken! o sırada aklıma "ne kokoş şey lan bu!" düşüncesi geldi. fakat düşünce olarak şekillense de, kelimeyi bir an getiremedim dilimin ucuna. bülent ersoy üzerinden anlatayım dedim :D ablama döndüm, "ya, bülent ersoy gibi böyle, süslü falan tipler..." derken ablam "tipe bak, kokoş lan bu!" dedi. başladım gülmeye. aklımdan geçeni ve o kelimeyi aradığımı söyledim, o da koptu.

    sonra oyunlarda falan kızımın adını kullanayım dedim. birçok mecrada türkçe karakter geçmediği için ş ile yazamayıp kokosh şeklinde yazmak durumunda kaldım. öyle de kaldı işte her ortamda bu isim bana yapışıp.

    kokoş kızım 7,5 yaşında maalesef melek oldu. çok özledim onu ve bu nedenle anısını hâlâ yaşatıyorum kendimce :'(
    #139937 kokosh | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    2anket