1. güzel ülkemde, güzel insanların bahsettiği "üst akıl" ya da diğer bir ifade ile "dış güçler"in tezgahı/projesi.

    takvimler 25 aralık 1991 yılını gösterdiğinde yıkılmış, soğuk savaşı kazanmış ve dünya yeniden tek kutuplu bir hal almıştı. abd'nin hesaplarına göre sovyetler 10 yıl önce yıkılmıştı.

    ndan beri, az gelişmiş ve gelişmemiş geri kalmış devletleri sovyet korkusu ile yöneten abd'nin bu ülkeleri kontrol altında tutması için yeni bir "korku"ya ihtiyacı vardı. perşembe'nin gelişi çarşamba'dan belli olduğu için abd istemeyerek de olsa planlarını 10 yıl erkene almak zorunda kaldı. peki bu korku neydi? tabiki de

    aslında siyasal islam 1980'lerinden başından itibaren, türkiye gibi iran gibi ülkelerin sovyetlerin güdümünden kurtarmak için yeşil kuşak, yeşil devrim gibi isimler ile hayata geçirilmişti. hatta abd, 1979 yılında humeyni'ye yardım ederek iran devriminin gerçekleşmesini sağladı. aynı abd 1988 yılında el kaide'nin kurulmasını sağlayarak afganistan'daki sovyet etkisine darbe vurmak istedi ve başarılı oldu. sovyetler yıkıldıktan sonra el kaide'yi kontrol altında tut(a)mayan abd bu seferde bu örgütle savaşmak için 1994 yılında taliban'ın kurulmasına yardım etti.

    şimdi elimizde 2 tane radikal islamcı terör örgütü var; 1 - El kalide, 2 - Taliban.


    tekrardan 1979 yılına gidersek o yıl önemli olan bir olay daha gerçekleşmişti, baas rejiminin önemli bir ismi olan saddam hüseyin ırak'da hükumete gelmişti. baas rejiminin özelliği Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olmasıdır. saddam hüseyin yönetimindeki ırak'ın önce iran ile sonra 1. körfez savaşına girişmesi deyim yerindeyse abd'nin ekmeğine yağ sürdü.

    şimdi de elimizde iki tane islamcı totaliter ülke var. 1 - iran, 2 - ırak.

    dünya yavaş yavaş kıvama gelmişti. bu işleri zirveye taşıyacak tek bir hamle kalmıştı derken 11 eylül saldırıları patlak verdi. ( bu saldırılarda abd'nin parmağı var mı yok mu tam olarak bilinmemekle birlikte, abd'nin işin içinde olduğuna dair
    güçlü süpheler var ) dünyada artık islamofobi baş göstermeye başlamış ve abd tam olarak istediği şeyi başarmıştı. geriye kalan tek şey ise korkutulmuş güçsüz müslümanları kontrol etmek ve batı insanarının gazını almak.

    bu işi tabiki "siyasal islam" yapacaktı. bir ülkede siyasal islam iktidara geldikten sonra rol model oluşturulması planlandı. yani ırak, afganistan, suriye, libya, pakistan, azerbaycan gibi ülkelere "bakın falanca ülkede müslüman ancak onlarla herhangi bir sorun yok, gayet modern ve çağdaş bir ülke. sizde onlar gibi olun" denecekti. ve bu rol model için harika bir ülke vardı, tahminleri alayım, evet doğru tahmin o ülke türkiye cumhuriyeti. anayasal olarak hukuk ve demokrasi devleti aynı zamanda laik. yüzü batıya dönük ve sürekli onlar ile iyi geçinmeye çalışmış. daha iyi bir rol model ülke olamazdı. zaten türkiye'de 1980 darbesinden itibaren yükselen islami bir görüş ve necmettin erbakan gibi bir lider vardı. geriye kalan tek şey ya erbakan ile anlaşmak ya da onun yerine yeni birisi getirmekti. ( bazı rivayetlere göre necmettin erbakan abd ile anlaşmamıştır. diğer rivayetlere göre abd ile anlaşmış ancak sözünde durmamıştır )

    sonuç : siyasal islam ile beraber, gelişmekte olan müslüman ülkeler abd güdümünde kalmış, islami terör ile korkutulan batı dünyasının gazı alınmış başka hesaplar için harika bir zemin oluşturulmuştur.
    #139099 biri beni silksin | 6 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı