özellikle çok gençken insanın başına sık sık gelen şey.
saat 11'de (23:00) yatıp, gece (ya da sabah) 4'lere kadar uyuyamadığım çok olurdu. tabi kafada kavak yelleri, türlü hayaller falan... şimdi kafam yastığa çeyrek kala uyuyorum.
bazen de çok çetrefilli bir işin içindeyseniz yakanızı bırakmaz uykusuzluk. bir türlü içinden çıkamadığınız bir derdiniz vardır, bir ayrılık acısı yaşıyorsunuzdur, faturaları nasıl ödeyeceğinizi düşünüyorsunuzdur vesaire... uykusuzluğun en fena çeşidi de budur işte!
bir de biz astronomların uyuyamama durumu vardır ki, mesleki bir zorunluluktur. hava açıksa gözleme çıkarsınız. gece boyunca o sağ açıklık senin, bu dik açıklık benim, yıldız kovalarsınız. bu da galiba en tatlı uykusuzluktur.