-
belgesel jared diamond'ın yazdığı aynı isimli kitaptan uyarlama. belgesel hakkında teknik bilgi veremeyeceğim zira bunu saptayabilecek, saptasam bile değerlendirebilecek bir yetiye sahip değilim. bunun yerine belgeselin anlattığıyla ilgileniyorum.
günümüzdeki eşitsizliğin sebebini coğrafyaya bağlayan bir sav öne sürüyor jared. sonrasında bunu ispata dökebilmek için kolları sıvıyor. ilk durağı yeni gine (şimdiki papua yeni gine). burada insanlar hala ilkel biçimlerde tarımla uğraşıyorlar. insanlığın binlerce yıllık gelişiminde yeni gineliler neden yerinde saymıştı? bunun detaylarını spoiler seçeneğiyle dahi vermek istemiyorum çünkü gerek okursunuz, gerek izlersiniz ve tadına daha iyi varırsınız.
ortadoğu'nun coğrafi bakımdan dünyanın en harika yeri olması, insanlığın yerleşim alanı olarak bereketli hilali seçmesi, buradaki hayvanların evcilleştirilmeye uygun oluşu ve bu enlem üzerinde bulunan tüm alanların bereketli hilal ile özdeşlik göstermesi... coğrafyanın, bereketli hilal ve çevresinde doğan insanlar için büyük bir şans olduğu söz konusu.
insanlar doğdukları an da eşitsizlik söz konusu oluyor. çünkü dünya'mızın durumu bu. yeni gine insanları evcilleştirilebilir bir hayvana sahip değillerdi. dahası bereketli hilal'dekiler gibi buğday ve arpa yetiştirebilecek bir iklime de sahip değillerdi. yeni gineliler doğuştan bir coğrafi şanssızlığa sahipti. peki neden gelişmediler? neden herhangi bir atılım yapmadılar. neredeyse ortadoğu kadar geçmişe sahip olan bu ada ülkesi neden bir adım ileri gidemedi? elbette modernize olmuş şehirleri de mevcut fakat nüfusun büyük kısmı kent yaşamından uzak. neden bu insanlar ilkeller? sorularınızın cevabı belgeselde veya kitapta.
jared diamond, günümüz dünyasındaki eşitsizliğin temel sebeplerini kendine sorduğunda aklına gelen cevaplar şunlardı: tüfek, mikrop ve çelik. bu üç önemli unsurun nasıl bir başkalaşıma sebep olduğunu gözler önüne seriyor.
şahsi fikirlerimi ve etkilendiğim en güzel noktayı açıklarken spoiler kullanmaktayım:
-- spoiler --
tarih boyunca vuku bulan önemli salgın hastalıkların neredeyse hepsi hayvanlar vasıtası ile biz insanlara bulaşmıştır. uzun yıllar bu hastalıklara direnç gösterecek şekilde geliştik, evrimleştik. direnç gösteremeyenler öldüler, direnç gösterebilenler ise nesillerini sürdürebildiler. yani evrim, hastalıklarla mücadele etmemizi sağlamıştı. evcilleştirilmiş hayvanların büyük çoğunluğu ortadoğu, avrupa, bereketli hilal ve kuzey afrika gibi yerlerde mevcuttular. amerika gibi afrika gibi ve yeni gine gibi yerlerde bu durum söz konusu değildi. ispanyollar amerika'yı keşfe çıkıp yerli halkla temas kurduklarında (mesela inkalar) onlara atın üzerindeki tanrılar gibi gözükmeleri pek doğaldı. inkalar atı görmemişti, bilmiyordu. onların evcil hayvanı lamaydı. avrupalılar buralara geldiğinde bağışıklık kazanarak hayatta kaldıkları çiçek hastalığını da yanlarında getirmişlerdi. inkalar ise bu hastalığın ilk haline (hastalığın evrimleşmemiş haline) bile yabancıydılar. birçok inka hayatını kaybetti. dahası tüm amerika kıtası bu duruma şahit oldu.
-- spoiler --
evrim, coğrafyanın kölesi mi?