1. Yıllar evvel bir kasım ayında iç egenin şirin bir ilçesinde gerçekleşti. Okuldan saatler evvel kaçmış varacağımız yere varıp bir yemek yedikten sonra oturduğumuz çay bahçesini terk etmiştik. Demir bir köprüye varana kadar ormanın içinden geçen tren yolu rayları boyunca el ele yürüdük. Orman, çeşitli ağaçların kurumuş yaprak renkleri ile oluşmuş bir tablo gibiydi ve bizde yürüdükçe daha çok dahil oluyorduk bu tabloya. İlçeden iyice uzaklaşıp demir köprüye yaklaşırken durduk. Beton bir kenar bariyerine oturup az nefeslendik. Heyecanımı yenip yüzümü ona döndüm, yapmak istediğim şeyi ben biliyordum ama söylemenin hem zor hem yersiz olacağı ve büyüyü bozacağını düşündüğüm için söylemedim. Sabit bir şekilde gözlerine bakarken usulca eğilip yanağına bir öpücük kondurdum. 5 saniye kadar bekleyip tekrar hamle ettiğimde ne yapacağımı anlamış gibi dudaklarını biraz büzdü. Gözleri teslimiyet ile kapanmıştı. Yüzünde tebessüm ile korku arası gelip giden karmaşık duygular hakimdi. Eğilip dudaklarından öptüm. Bir süre acemice bekledik sonra gördüğümüz bildiğimiz kadarı ile öpüştük... Tren sesi uzaktan duyulup kendimize geldiğimizde akşam saatleri olmuştu. Hiç konuşmadan bir süre yürüyüp evlerimize dönmek üzere yola koyulduk.
    #131470 tekiladam | 6 yıl önce
    0kavram