Çizgi filmler sebebiyle algımızın bir yerlerinde “şirin” olarak tanımladığımız lakin konut dokunulmazlığını ihlal ettiği zaman hiç de misafirperver karşılamadığımız minikten hallice misafir türü ( disney kültürü ile büyüyen neslin taksonomik bakış açısı böyle oluyor işte ). Bu arkadaş 2007 yazında bizim eve de misafir oldu. Mevsim yaz ve genellikle balkonda vakit geçirdiğimiz için biraz geç fark ettik haliyle. Misafirimizi teşhis ettikten sonra evin iç işlerinden sorumlu olan yönetim organı valide sultan olduğu için kendisi duruma el koydu ve “bana bırakın” dedi. Efendim o zamanlar şeffaf formda yapıştırıcı maddeler satılıyormuş böyle istenmeyen misafirler için. Ondan alındı. Uygulama şekli şöyle: karton gibi bir yüzeye bu yapıştırıcı sürülüyor, üzerine bir yem koyuluyor ve gerisini tahmin edersiniz. Evet işte burada bizim valide sultan hızını alamayıp vitrindeki tüm kristal kesim çay bardaklarının arz-ı endam eylediği misafir kabul günlerinden hallice bir ev sahipliği gösterip, fare hazretleri sanki yemekteyiz programı sebebiyle evimize gelmiş gibi resmen menü hazırlamış hayvana kurduğu kapana. Anacım sen fare yakalamak istiyorsun koy tuzağın üstüne peyniri bitsin gitsin değil mi? Yooo. Bizim valide sultan tuzağın üstüne lahmacun koymuş. Yetmemiş bir de yanına közlenmiş patlıcan koymuş ( anne bu urfalıların damak tadı elin faresi nerden bilsin közlenmiş patlıcanla lahmacun yemeyi). Çok şükür yanına bir tas ayran indirmemiş. Sabah baktık tabii; lahmacun yok, közlenmiş patlıcan yok, fare de yok! Hayvan “ziyade olsun” diyerek gitti galiba. Neyse siz siz olun evinize dadanmış olsa da misafire iyi davranın efendim, fare de olsa misafir misafirdir.