tarih yazarken, avrupa tarihini tek bir tarih olarak düşünmüştür. bu sebeple avrupa birliği'nin fikir babası diyebiliriz belki de.
ayrıca arapların avrupa tarihine olan etkisini de belirtmiş olan ilk kişidir ki daha önce tarihçilerin araplar hiç avrupa'ya ayak basmamış gibi davranması da o tarihçilerin ayıbıdır bence. lavta bile arapların ud'undan alınma. onu geçtim ispanyolca tonla arapça kelime almış diline. adamlar utandılarsa demek ki...
lakin bu kadar artı yönüne rağmen olayları çarpıtmış, sırf ancien regime'i kötülemek için olayları yalan yanlış anlatmıştır.
(bkz: baltacı mehmet paşa) (gerçi bunu tarih yazarken değil de dedikodu mektupları yazarken ortaya çıkartmış. koskoca osmanlı vezirinin hayatı kaydı bu adamın dedikodu zevki yüzünden)
yine de le siecle de louis xiv isimli kitabında louis'ye öyle methiyeler düzmüştür ki xiv. louis'yi büyük iskender'e benzetmiştir. hatta bu kitabına göre xiv. louis çağı, dünya üzerinde yaşanmış en altın çağdır. gerçi evet; sanat ve felsefe açısından bu çağ, fransa için hayli verimli olmuştur. hele ki xv. louis devrine göre kat kat daha iyi bir dönemdir.
ama o kadar tarihi olguyu çarpıtıp da xiv. louis'yi de bu kadar övmesi insana tuhaf geliyor. "adam madem çok aydınlıkçı biriydi, o halde neden protestan katliamı yaptı sayın voltaire?" diye sorası geliyor insanın.
bu arada "söylediklerinize katılmıyorum ama fikrinizi söyleme hakkınızı savunacağım" tarzındaki laf da bu abiye ait değildir. unutmadan onu da ekleyeyim.
amadeus wolfgang mozart hiç sevmezmiş kendisini bir de. ölümünün akabinde babasına "şu şerefsiz voltaire de geberdi en sonunda" tarzı şeyler yazmış. sebebi ise mozart'ın dinine bağlı bir insan olmasıyken voltaire'in sürekli hristiyanlığa karşı laflar etmesiymiş.