Tanım: Türkiye'de bir çok şubesi bulunan kozmetik dışında gıda ve temizlik ürünlerini de içinde barındıran zincir marka.
Rossmann öyle sıradan bir isim değildir. Öyle elinizi sallayarak girip rafları hunharca kurcalayamazsınız. Gurbetçimiz Osman'a saygı ve şükran borçlusunuz.
Gurbetçimiz Osman Kayseri'de yaşadığı yoksulluk ve işsizlikten dolayı soluğu Alamanya da alır. Zengin olmak için altını üstüne getirdiği memlekette iş arayıp para kazanmak ve köyüne dönüp zengin mersedesli alamancı Osman olarak anılmak için çabalamaktadır. Günler, aylar geçer Osman canını dişine takarak kazandığı markları yanında getirdiği ahşap bavulunda saklar. Bir yandan çalışan Osman diğer yandan ise genel kültürü ile de köydeki muhtara ve köylüye ama en çokta onu hakir gören renault 12'li kahveciye hava basmak için alamanca öğrenir ve alamanya sokaklarında ufkunu genişletir.
Günlerden bir gün Gurbetçimiz Osman alamanya nın işlek caddesi olan Kurfürstendamm dan geçerken o sırada dükkanın anahtarını açmak için uğraşan Rose'a denk gelir ve o centilmen Türk erkeği edası ile rose'a doğru eğilerek;
Osman : Kann ich dir helfen bacım? ( Yardımcı olabilir miyim bacım?)
Rose : Danke, Sir (Teşekkürler efendim)
der ve Osman yardımcı olur. Rose kibar beyefendiye bu yardımından dolayı kahve ikram etmek için içeri çağırır. Kahveler içilirken sohbet baya koyu bir hal alır. Osman, Rose un burada kozmetik dükkanı işlettiğini öğrendiği için o Türk merakı ile ;
Osman : Wie viel Geld verdient er? ( Günde ne kadar bırakıyor?)
Rose : fließt nicht, sondern tropft. ( Akmasa da damlıyor)
der. Osman direk Kayserili ticari zekasını çalıştırır ve memlekette böyle bir yere sahip olursa Rose da akmayan paranın kendisinde şelale gibi çağlayacağını düşünür ve Rose a teklifte bulunur. Türkiye de böyle bir yerin çok tutulacağını eğer ortak olup Türkiye'ye kendiside gelirse memnun olacağını söyler. Osman ticari zeka ve para hırsı ile bunları düşünürken Rose çoktan yelkenleri bizim Türk cengaveri karşısında yere indirmiş kendisine abayı yakmıştır. Rose teklifi kabul eder hazırlıklar başlar.
Osman alamanya da çalıştığı süreden bu yana biriktirdiği paranın kendisine yeteceğini ve rose unda buna yardım da bulunarak Türkiye de güzel bir tükan alabileceğini ve o şa şalı açılışı yapacağını düşünür. Alamanyanda ki dükkanın kepenklerini indiren Rose ve Osman alır başını Türkiye ye gelir. Dükkan tutulur, malzemeler dizilir herşey hazırdır ama bir sorun vardır.
Dükkanın adı ne olacak?
Rose ısrarla Alamanya da ki dükkanın adının Rosse olduğunu ve Türkiye de de bu isimle açılış yapılmasını savunur. Osman ise "ulan şimdi kalkıp tükana karının adını koyarsak köylü bana götüyle güler" diye düşünür ve tükanın adının Osman olmasını ister. Rose idi Osman idi, Rose idi Osman idi derken Osman üstün zekasını kullanarak madem rosse olsun istiyorsun o halde seni kırmayayım adı "Rossmann" olsun der. Bu sayede hem Rose un gönlünü bir kez daha kazanır hemde tükanda kendi adını yaşatır. Rose bu ismi sevinçle kabul eder, eee nede olsa gönlünü kaptırdığı yiğidi ile aynı isimde buluşuyorlar.
Dükkan açılır ve Osman gerçektende parayı şelale gibi çağlayan şekilde kazanır. Mersedes alır, rose a nikah yapar ve köyde mersedesli alamancı Osman olarak nam salmış olur. Hemide alaman karısı ile evlidir.
Velhasıl bizim Osman alamanyalara para kazanmak için gider ama döndüğünde hem alaman parası, hem alaman karısı kazanır. Bu da yetmez bir de alaman markasına kendi adını yazdırır. Bugün bu marka var ise ve bundan alışveriş yapabiliyorsak bunu Osman'a borçluyuz...