-
zülfü livaneli'nin yazmış olduğu akıcı kitap. bilmeyenler için hemen belirtmek isterim ki konusu dram içerir. sadece bir eser olarak değil, insanlık olarakta ağır dram içerir. insanların kendisini anlatmaya fırsat tanınmadan, vahşice öldürüldüğü dünyamızda bu kadar sade, akıcı ve insanı huzursuz eden kitap çok azdır. kimilerine göre kitap çok etkileyici gelmeyecek biliyorum. zülfü livaneli'de zamanında sürgün hayatı yaşadığından dolayı, kitabı yazarken neler hissettiğini bilmek isterdim.
katliamların dininin olmadığını hüseyin adlı kahramanın hayat hikayesiyle anlatmaya çalışmış olan yazar. mülteci insanların dramını meleknaz ve çocuğu üzerinden anlatmış ve bunu okuyucuya aksettirmiştir. dinlerin insanları ayrıştırmadığını görebileceğimiz en güzel yerlerden biri olan mardin'de geçmekte olması ayrı bir değer taşır. kadim dinlerin en güzel örneğini gördüğümüz mardin ilimizi araştırmanızı sağlar. ama en önemlisi insanlık adına bir adım atılması gerekiyorsa hemen yapılmalı fikrini aklınıza getirir. kitapta hem avrupa'yı eleştirir hem ortadoğu'yu. hem plaza insanını, hem saf görünen köylüyü. hem müslüman görünüp katil olanı, hem hristiyan görünüp olup can alanı. kısacası insanı insanca görebilmeyi anlatır.
-- spoiler --
gözlerinde karanlık bir nefret okunuyordu, bana bile öyle bakıyordu. lnsan umudunun
bir kısmını kaybederse üzgün görünür ama tamamen umutsuz kalınca, böyle olur.
-- spoiler --
insanlardan umudunu kaybetmediği için belki de son sözü sadece "ben bir insandım" der. ben bir insandım ama sizler beni yok ettiniz demeliydi belki de. tüm kokuşmuşluğunuzla beni huzursuz ettiniz der. ve yunus emre'nin dediği gibi yaratılanı yaratandan ötürü sevmeliydik. o bir insandı. melek oldu. bizlerde insandık. canavar olduk.