Tuhaf bir aşk anlayışı var bu adamın. Çabucak aşık oluyor ama her nasıl oluyorsa adamın aşkı her seferinde pek kuvvetli. Bazen bıraktığı, bazen de bırakmak zorunda kaldığı kadınların anılarıyla pek oyalanmadığını düşünüyorum çünkü bence bu kadar çok kez aşık olabilmek başka türlü mümkün olamaz.
Nazım biraz da aşık olmaya aşık gibi. Piraye ile yaşadığı aşkı, kitaplara konu edecek kadar harlayan şey hapiste olması sanırım, çıkacağını duyduğu vakit gönlü bir başkasına, Münevver adında bir hanıma kayıveriyor. Tabii af çıkmayınca Münevver kocasını boşayıp Nazım'a gitmiyor o da piraye'yi, kendisini 13 yıl bekleyen kadını terkettiği ile kalıyor. Çok üzülüyorum lan bu piraye'ye. 13 koca yıl bekleyecek kadar seven bir kadın... unutabildiğini sanmıyorum nazım'ın onu, sonrasında vera diye bir kadınla kendine hayat kurmuş olsa da. Gerçi "senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım." dese de kol saatinin kayışında Vera yazması biraz düşündürücü. Çelişkilerle dolu bir adam nazım. Ben yine de o vera adının oraya aşktan dolayı değil, nazım'ın piraye ismini görmeye bile katlanamamasından olduğu düşünüyorum, belki de onun şiirlerindeki aşka inanmak istediğimden, umuyorum...