Girdilere hızlıca bir göz gezdirdikten sonra linç yeme ihtimaline karşı biraz ağırdan alacağım(şaka şaka, linç edebilirsiniz). Öncelikle hiç sevemesem de alıştığım bir şehir. Bu sene 4. Senem tabiki de alışacağım, el mecbur ayak gardiyan. Ayrıca benim için hiçbir çekici yanı yoktur birkaç yer hariç. Ayrıca oldukça kuru bir iklimi vardır, kar-yağmur ve doğa olayları pek görülmez. Ha gökyüzü biçimi hoşuma gider, alın size +1 sayın Ankara aşıkları. Üniversitelerinde genelde iç anadoludan gelen ve tek gördükleri, daha doğrusu yaşadıkları tek metropol(!) olan gençleri ile doludur. Ankara yerlilerine dönecek olursak yolda yürümeyi pek bilmezler ve tip tip bakarlar, ayrıca rahatsız edecek derecede uzun uzun incelerler, memur kesim ve çocukları ise evde ptt(pijama, terlik, televizyon) uygulamasında sıkışıp kalmışlardır ve çocuklarına da bunları aşılarlar. Araç kullanma becerileri ve bilgileri oldukça kötü seviyede olduğu için bazı ulaşım yollarında trafik oluştururlar, aynı zamanda yazılı ve görgü kurallarının çoğunu es geçerler ve yollarına bakarlar. Sadece bakarlar ama görmezler ya da çoğu zaman görmemezlikten gelirler. 4 sene içerisinde bir çok semtinde yaşadım ve şu an Eryaman'da yaşamaktayım, açıkçası en memnun olduğum yer de şu an burası. Ankara'nın toplu taşıma konusunda çok büyük bir sorunu ve kanserliği var, buna hiç değinmeyeceğim bile. Kısacası mezun olduktan sonra bir dakika bile durmayı düşünmediğim ama içimden bir sesin, kaderin cilvesi olarak veya eşeğin istemediği otun burnunda bitmesinden mütevellit burada kalacakmışım gibi geliyor. Umarım gerçekleşmez. Neyse şu an kar yağıyor. O zaman Face in the snow - *.
