bilen biliyor ben üniversite bahanesiyle 5 yıldır babannem ile yaşıyorum. az bir süre zarfı değil, bu zaman içerisinde edindiğim tecrübeleri buraya aktarayım dedim bende.
genel ifade ile anlatmak gerekirse çok zor. hele benim gibi yirmili yaşlarınızın başında iseniz ve aranızda 50 yıl fark varsa çok daha zor.
ilk olarak, bizimki genel olarak hiçbir şeyi beğenmiyor. bir şeyi beğenmesi için illa kendisi yapması gerekiyor. misal ; 5 yıldır bir somun ekmek beğendiremedim. ciddiyim. ekmek almadığım fırın kalmadı neredeyse yok beğenmiyor. yok ekmeğin içi hamur yok kıl, yün derken beğenmiyor. ama benim ekmek aldığım yerden gidip kendisi ekmek alırsa " bak böyle ekmek alacaksın " diyor. kılık kıyafet konusuna ise hiç girmiyorum. babaannemin benim kılığımı beğenmesi için sabah kahvaltısında dahi" kola, kıravat " gezmem gerekiyor. gerisini siz düşünün.
benim yaptığım yemekleri de beğenmez. başımda durur yemeği kendisi yaptırır tam da dediği gibi olur ama beğenmez yemeği lakin olmamış demez. az bir şey yer kalkar sofradan. yarım saat sonra peynir ekmek yer. bende artık onun için ne kadar zorlayıcı olsa da yemekleri yapma işini çoğunlukla ona bırakıyorum.
muhabbeti hiç çekilmiyor. dedikodu seven birisiyim ama babaannemin yaptığı bambaşka bir şey. sabah anlattığını öğle ve akşam da anlatır bununla yetinmez mütemadiyen aklına geldikçe anlatır. babannemin bir çocukluk anısı var mesela en az bin kez dinlemişimdir. hiç abartmıyorum.
acıyı çok seviyor. hem yemekte hemde gündelik hayatta. müge anlı ile güne başlayıp, esra erol'la devam ediyor gün sonunda ağır bir dram dizisi ile günü bitiriyor. bir gün dur bakem şunları bir izleyeyim dedim 2. saatte kendimi jiletleyecektim. hayır bunları o kadar da heyecanlı izliyor ki yeteri kadar enerjisi olsa televizyonu parçalar yeminle. hatta teknoloji bilgisi olsa bir şekilde esra erol'a bağlanır oradaki kadınlara basar küfürünü. evde de ediyor onlara küfürleri ama kesmiyor tabiki. arada öyle küfürler ediyor ki hayranlıkla kala kalıyorum. misal " aç karın, açık alın, salın daşşaklarım salın " bu... bu nedir? atasözü desem değil, küfür desem az kalır. bilemedim gitti.
1 ay sonra 84 yaşına girmiş olacak. eski gücü artık yok. eskiden kolaylıkla yaptığı işi artık ya çok zor yapıyor ya da hiç yapamıyor. böyle olunca da evde ona göre düzenlemeye gittim bende. örnek olarak ; sürahiyi yarım dolduruyorum, çayı yarım demliyorum, sürekli kullandığı eşyaları kolayca ulaşabildiği yerlere koyuyorum. içeceği bir bardak su bile olsa o sürahi tam ise kaldıramıyor beni çağırıyordu haliyle mahcup mahcup içiyordu suyunu ve birazda üzgün. bu yöntem ile şimdilik bu sorunların üstesinden gelmiş bulunmaktayım.
çok naif. diğer insaları çok düşünüp onlar için üzülüyor. elinden geldiğince de yardım ediyor. ama bu konuda beni en çok etkileyen şey ise ; her namazdan sonra taşıt fark etmeksizin yolculuk edenlere, öğrencilere, askerlere, suriyede ki savaştan kaçanlara, kocasından dayak yiyen kadınlara, sokakta yaşayan çocuklara, daha 30 yaşındayken vefat eden dedeme istisnasız her gün avucunu açıp dua ediyor.
hasta beşiktaşlı. yeni futbolcuları bilmiyor ama desen ki 94-95 beşiktaş kadrosunu say, hemen sayar. geçen beşiktaş - galatasaray maçını izliyoruz " oğlum ertuğrul nerde şimdi, şifo hangi takımda " gibi sorular sordu. rahmetli başkan süleyman seba'yı da anmadan durmadı tabi. her beşiktaş maçında böyle. " çok efendi adamlardı " diyor. beşiktaş gol yediğinde tribüncüler gibi ana - avrat küfür de ediyor, vallahi ediyor. kel bir futbolcu kafasıyla gol atarsa da oturuyor yarım saat gülüyor. yerim yahu.
bir de çöp çatanlık işi var. çok meraklı ama daha çöpü çatamadı. çok adaylar buldu birbiri için ama uygun adayları bir araya getiremedi henüz. gidişat doğru, finalde çuvallıyor. işini gücünü eline almış bir tanıdık genci sokak ortasında dahi görse yakaladığı an bırakmıyor. illa konuyu evliliğe getiriyor. nice yağız deli kanlılar babaannemin bu tutumu karşısında süt dökmüş kediye döndü, nice pırıl pırıl kızlar kızarmaktan domatese döndü. neler gördü bu gözler neler, hey yavrum hey! bu arada evlenmek isteyen yazar arkadaşlara duyrulur " namazında niyazında, kamuda çalışan bir eş adayı" arıyorsanız babanneme başvurmak için çok geç kalmayınız. " hemşireden ( kadın - erkek fark etmez ) tutun da iş güvenliği uzmanına kadar çok geniş bir yelpaze sunabilir sizlere. benden söylemesi.