1. Garip takıntılarım ve huylarım var.

    Mesela onlardan bir tanesi:
    Habitat'ım haline gelmiş, sürekli kullandığım şeylerdeki detayları sürekli sayıyorum ve kontrol ediyorum.

    Mesela;
    -Banyodaki askılıkta altı tane asma yeri var.

    -mutafaktaki eşya asma yerinde şu an yedi tane asma yeri var, önceden dokuzdu.

    -telefonumun sol en üstünde iki nokta diğer yanında boşluk var. Alt tarafında marka yazıyor. Sağda ses ve açma kapama tuşu, arkada kamera ve yanında flaş ışığı var altında da parmak izi okuyucusu var. Bunu herkes bilir ama ben telefonum olmadan da bunu söyleyebilirim.

    -(bunu ezbere yazıyorum) youtube mobilde en sol üstte aşağı doğru büyüktür işareti en sağ üstte sırasıyla üç çizgi ve yanında artı, sağa bakan ok işareti yanında üç nokta altalta var.
    En altta uzun bir çizgi üstünde nokta, en sağ ve en solda süreler var. En sağ altta ise ekran işareti.
    Onun altında video ismi altında izlenme sayısı altına da sırasıyla, like, dislike paylaş ve kaydet tuşları var.
    Gerisini pek hatırlamıyorum aslında :)

    Ama demek istediğim şu bazı gereksiz şeyleri sürekli kontrol etme hastalığı oldu lisede ve devam ediyor. Eşyaları, duvardaki kolonları vs birçok şeyi sayıyorum, orda mı diye kontrol ediyorum.

    Hele evden dışarı çıkarken tam işkence bu durmadan aynı şeyleri kontrol etmek zorunda kalıyorum.

    Mesela sağ cebimde anahtar, genelde peçete ve telefon koyarım. Kulaklık ve şarj aletimi kış ise monta veya hırkaya koyarım. Sigara paketimi de montun sol cebine koyarım, yanına kalem ve silgimi bir de çakmağımı alıp. Sol pantolon cebine cüzdan ve bilimum kartlar (ki genelde öğrenci kartım ve eshot kartım oluyor) koyarım, bozuk paraları da oraya atarım.

    Mesela bu benim yıllardır kafamda oluşmuş imge ve her şey yerli yerinde olmadan rahat edemiyorum.

    Yapacağım işlerde de aslında kafamda bir listw oluşturuyorum hep. Ben çok dağınık ve düzensiz bir adamım ama bu plan program yapmadığım anlamına gelmiyor. Bilakis plansız kafayı yiyorum korkuyorum. Benim sıkıntım iradesizlik. O yüzden sünepe gibi yaşıyorum. Kafamda bir sürü yapılacaklar listesi var ama en gündelik ve acil olanları hariç geri kalanını erteleyip duruyorum.

    Baska bir manyaklığım objelere anlamlar yüklemem, çocukken daha çok vardı ama baya geçti şimdi. Evimde gereksiz çok şey bulabilirsiniz. Atmak istemem. Oyunlarda bile her şeye sahip olmak isterim, belki açgözlülüktendir bu. Çünkü rüyalarımda hayallerimde dahi her şeye sahip olmak istiyordum genelde.

    Bu objelere anlam yükleme sanal anlamda da var. Mesela oynamadım oyunları, kullanmadığım programları, gereksiz resimleri silemem kolayca. Hatta telefonumda yüzden fazla sekme açık mesela genelde google chrome'da sekme kısmı hep gülücüklüdür benim. Yüzlerce sekmeyi sonra okurum diye köşeye atmışımdır hep.

    Hatta bu sekmeleri kapatan arkadaşlara uyuz oluyordum neredeyse kavga çıkartıyordum. Telefonum format yiyince de kafayı yiyorum mesela (eskiden bilgisayarımın format yemesi gibi).

    Sanırım kurulu ve yerleşik düzenimin bozulmasından hoşnut olmuyorum. Bu yüzden ev değişiklikleri ya da evde yapılan değişiklikleri o düzene alışana kadar benimseyemiyorum, alışamıyorum.

    Bir başka manyak özelliğim ise hayatı survival oyun gibi düşünmek. Genelde çok evde durduğum dönemlerde oluyor bu. İnsanları manipüle etmeye, onlarla akıl oyunları oynamaya, yalan söylemeye daha müsait oluyorum bu dönemlerde. Mood'uma göre olmadığım insanların kılıklarına girebiliyorum mesela.

    Yoldan geçen insanları tek tek dikkatlice tespit ediyorum, hikayelerini, hayat görüşlerini, aşk hayatlarını vs vs tahmin etmeye çalışıyorum. Erkeklerde dövüşsek acaba ne kadar hasar verebilir bana ya da o elemanı indirebilir miyim gibi soruları daha çok düşünüyorum. Kadınlarda ise benden etkileniyor mu ya da o anlık fikirlerini düşünüyorum.
    Bazen tetikte sanki savaş varmış gibi olduğum anlarda sağı solu kontrol ediyorum.

    Mesela şu araba takla atsa, şu inşaat yeri yıkılsa, şu adam silah sıksa, kamyonun lastiği patlasa ve üzerimize gelse, şimşek çaksa vs gibi durumlarda naparımı da düşünüyorum.

    Bilmiyorum garip bir adamım ve bunla övünmüyorum. Sadece işsiz canı sıkılan biriyim yoksa niye sabahın köründe bunları yazayım?

    Buraya kadar okuyan varsa helal olsun, bugünlük rfs'den gariplikler adlı programın sonuna geldik, haftaya görünceye dek esen kalın efenim.


    0anket