1. her şeyi yazılı ve prosedüre bağlı şekilde (ortalama bir "kurumsal" şirketten bahsediyoruz) ilerleyen şirketlerdir. (olmaları gerekir)

    şimdi az önce biten (daha doğrusu bitirdiğim) bir "kurumsal" şirketimizin işe alım sürecini kısaca anlatacağım.

    öncelikle ik firmalarının birinden (tanınan da bir firma, headhunting firması da derler kendilerine) bir telefonla başlıyor süreç. bana mail atarak, pozisyon-bağlı bulunulacak müdürlük/direktörlük-genel olarak maaş ve yan haklar bilgilendirmesi yapılan bir mail geliyor. görüşme tarihi ve yeri için tekrar arıyorlar, kabul ediyorum. yabancı dil seviyemi de telefonda yarım saat kadar süren bir mülakatla ölçmeyi de ihmal etmiyorlar, onu da not düşeyim.
    görüşülecek birim ik. dakka bir, gol bir; çalıştığımı ve zor izin alabildiğimi belirtmeme rağmen 35 dakika takıyor ik (iş'e gelememekten kaynaklı) ve ne bir özür, ne bir açıklama, görüşme başlıyor. görüşmenin yarısında çıkmak zorunda kalıyorum ve bunun kendilerinden kaynaklı olduğunu kibarca belirterek çıkıyorum. (içimden herhalde bir daha aramazlar, kendi kusrunu bile kabul edemeyecek egoda olan insanlar diyerek)
    bir hafta geçiyor ve tekrar bir telefon geliyor, bu sefer de ik ile yapılan görüşmenin olumlu geçtiği ve ilgili müdürle görüşeceğim görüşmenin bilgisi geliyor. hay hay. izin alıyorum yine, gidiyorum görüşmeye. yine bir 45 dakika çakıyorlar, gelince ne özür ne açıklama. tamamdır. neticede egolu insanlar, bunu kafaya yazmıştık. ancak bu görüşmede de (daha önce kendisine bağlı çalışacağım belirtilmiş olan) müdürümüz diyor ki, sizi havuza atıyorum, ihtiyacı olan birim görüşecek, henüz pozisyon belli değil. ben de kendisine daha önceden bilgilendirildiğim için burada olduğumu belirtiyorum. kendisi pozisyonun değişmediğini (ünvan-maaş-yan haklar olarak) ancak projelerdeki ihtiyaca göre alım yaptıklarını belirtiyor. peki deyip, ayrılıyorum.
    iki hafta geçiyor, ne arayan var ne soran. telefon çalıyor ve ik şirketi arıyor; görüşme. peki diyorum, kiminle görüşeceğim? aynı müdür. artık diyorum herhalde bu görüşmeden sonra en fazla bir de sınav yaparlar ve direktörle görüştürürler, iş biter. görüşmeye giriyorum, bu sefer 20 dakika takıyor ilgili müdürümüz. güzel, gelişme var. ama o da ne? kadıncağız beni ilk kez görmüş gibi konuşuyor! meğersem çok yoğun programından dolayı beni unutmuş, hatırlamak için çağırmış! (şimdi burada aslında suç bende, orada kalkıp gitmeliyim ancak halihazırdaki işimin geleceği de belirsiz olduğundan basiret bağlanması mı dersiniz, çaresizlik mi dersiniz, oturup kalıyorum yerimde) tekrar aynı görüşmeyi yapıyoruz ve ayrılıyorum. artık pek umudum yok.
    aradan 1 hafta geçiyor ve ik şirketi yine arıyor. bu sefer diyor ki, son görüşme var, hem de sizi yormayacağız, internetten görüntülü yapacaksınız. pek güzel. etti ! görüşme günü bir kaç kez (görüşmenin olduğu gün) değişiyor. son gün, artık hazırım, iznimi almış bekliyorum ancak o da ne? ne arayan var ne soran, 15-20 dakika geçiyor yok, yarım saat geçiyor yok! önce şirketi arıyorum, ulaşılamıyor ilgili birime, sonra da ik şirketini arayıp bilgi veriyorum ve bana haber vermeyi unuttuklarını, toplantı dolayısıyla az sonra arayacaklarını özürleri eşliğinde belirtiyorlar. tabii ki o saatten sonra artık bırakıyorum. sabah oluyor, telefonum çalıyor, şirketten arıyorlar. ik direktörü. açıyorum, hiçbir şey olmamış gibi, görüşme bugün sağlanacak müsait misiniz? diyor. ben de kendisine kibarca böyle acemice bir süreç yönetimi olmayacağını anlatıyor ve arada kendisi laflarımı ne kadar da "kurumsal" olduklarını anlatmak için bölüyor, ancak yılmadan bitiriyorum. sonunda da iş arama sürecindeki insanlarla dalga geçilmemesi gerektiği ve kendilerinin, çalıştıkları ik şirketlerinin de benimle bir daha ne yazılı ne de sözlü bir şekilde iletişime geçmemelerini istediğimi belirtiyorum. telefonu kapatırken hala "süreci" benimle sürdüremeyecekleri gibi bir şey söylüyorlardı.

    buyrunuz kurumsal olmayana çok güzel bir örnek.
    #117691 little wing | 6 yıl önce
    8genel terim