1. spor mudur, değil midir, sporsa sağlıklı mıdır, sağlıksız mıdır girmicem. he metabolizma açısından sağlıklı mıdır, psikolojik bakımdan sağlıklı mıdır falan buraların önünden bile geçmicem. sadece yıllardır(birçok kez ara vererek) yaptığım bu sporun etkileri, faydaları, zararları, az çok doğru bildiğimi düşündüklerim ve yanlış olduğunu düşündüğüm şeyleri yazmak istiyorum. ve uzun bi yazı olacakmış gibi hissediyorum. allam güç ver.

    öncelikle bu işin okulunu okumadım, bazı manyaklar gibi gecem gündüzüm bu konuyu düşünerek geçmiyo.(manyak diyorum çünkü mental olarak inanılmaz hastalıklı buluyorum bu tipleri. bicepsini aşağı indirmek için manyak gibi zaman harcayan, mutfakta farklı şeyler deneyen, sürekli egzersiz değiştirip kendi vücuduyla kavgaya giren insanlar var.) kimseye de tavsiye vermek bana düşmez(ki başkalarının hayatı umrumda da değil açıkçası) ama yarışmalara katılan bi sporcu değilseniz bu işe bu kadar zaman ve para(tavuk 30 lira oldu amk) harcamak gereksiz. düzgün antrenman yapılırsa, düzgün beslenilirse, uykuya, dinlenmeye dikkat edilirse hayat standardınızı arttırabilecek bi spor kendisi.

    uzun yazarım dedim ama ne kadar tatlı üşendim şu an var ya. o yüzden kısa kesmeye karar verdim. ana başlıklar hakkında doğru yanlış bir iki bi şey yazıp kaçayım seri seri.

    idman kısmından başlayalım. herkesin söylediği şeyleri söylemicem. kısa bi google araştırmasıyla bulunabilecek şeyleri yazmayı sevmiyorum. bu bölüm için söyleyebileceğim tek şey var: idman vahşettir, idman gaddarlıktır. hangi programı yaptığınız(tüm vücudu çalıştıran veya bölgesel odaklanan bi program olmasından bahsediyorum) farketmez. idman çıkışı mafolmanız lazım. sikilmiş tavuğa dönmüş olmanız lazım. kol çalıştıysanız kolunuzu kapatamıyo, bacak çalıştıysanız merdivenden inemiyo olacaksınız. bu yüksek ağırlık demek değil. hedef aldığınız bölgeyi maksimum şiddette zorlayıp, hareketleri doğru formda yapabileceğiniz ağırlık yeterli. sırf tribe girip daha ağır kaldırmaya çalışıp, sakatlanmayın.

    beslenmeyle devam edelim. sporun bi insana en büyük katkısı. yarın bi gün tekrar bırakabilirim sporu, bi daha ara veririm belki ama düzgün ve sağlıklı beslenmek ömür boyu sürecek bi alışkanlık. beslenmeyi öğrenmek zorundasınız. sike sike düzgün beslenmeyi öğrenip, çer çöpü mutfaktan ve alışveriş sepetinizden çıkaracaksınız. he çıkarmayabilirsiniz. sonra antrenmanlarda perişan olursunuz ama bi adım öteye gidemezsiniz. sonra çalışmayı bırakırsınız. sonra yok kilo alamıyorum, yok kilo veremiyorum vay efendim metabolizmam şöyle böyle. geç anam bunları.

    beslenmede en sık gördüğüm en çok yapılan hata: sadece makro besinlere dikkat etmek. yani protein, karbonhidrat ve yağ saymak. bu arada sayma işini ömrüm boyunca yapmadım. yani bende işe yaramıyo diyeyim. yazdığım birçok şey için bu böyle. dene, yanıl, pes etme ve kendin için en doğrusunu bul. bilimsel araştırmalar bile bi ortalamanın sonucu nihayetinde. herkesin genetiği bir değil. neyse dönelim sayma işine. yulafı, yumurtayı, tavuğu(hindi veya kırmızı et de olabilir. kan grubuna göre bile bunlardan aldığınız verim değişebiliyo.) pirinci alıp gerisini siktir etmek. yo dostum yo. bu çok yanlış. mikro besinler yani vitamin ve mineraller hayati önem taşır. bunları takviye olarak almak bence sağlıksız. aşağı yukarı her öğününüze sebze eklemek bu sorunu çözer. sabahları meyve de iyidir. yumurtanın sarısını atma yavşaklığını da yapmazsanız mikro besin konusunda pek problem yaşamazsınız.

    ve su. suyun adı bile geçmiyo çoğu yerde. olm manyak mısınız lan? antrenman sırasında kasların pump olması(kan dolaşımının artıp kasın şişmesi) için karbonhidrat depolarınız dolu olacak, bölgeyi güzel uyaracaksınız ve su eksiğiniz olmayacak. çok terleyen biriyseniz bi de, günde 3-4 litre su içmeniz gerek. bunu da aslında saymanıza gerek yok çişinizin renginden takip edip düzene oturtursunuz.

    karaciğer ve böbrek konusu. supplement almayıp düzgün besleniyosanız bu iki organı dert etmenize pek gerek yok. ben de kesinlikle tavsiye etmem. çinko için, magnezyum için, vitaminler için kretain için falan ayrı ayrı hap yutacağına insan gibi yemek ye. yemek yemek aşktır lan. müsabık sporcu değilseniz sebze, meyve hayli hayli yeter size. arada bi gidip tahlil yaptırmayı ihmal etmeyin ama. supplement almıyosanız bile karaciğer ve böbrek bu ağır beslenme rutininden(karbonhidrat depolarının sürekli dolup boşalması, yüksek protein alımı) yorgun düşebiliyo. çok yoğun olduğunuz haftalarda 1 haftalık aralar vermek ideal bence. overtraining sınırından da düşersiniz, eklemleriniz dinlenir, ufak tefek yırtıklar, zorlanmalar iyileşir falan.


    -- spoiler --


    şimdi çok konuşulan bi konu var. bunların siki kalkmıyo, bunlarınki küçük oluyo, bunlar bir atıp yatıyolar. bu goygoyu ciddi ciddi yapanlar var. legal olan veya olmayan takviyeler, stereoidler konusunda pek bilgim yok. ama bunların kısırlığa götürdüğü ve hatta hormon dengesini bozduğu, taşşakları küçülttüğünü falan duydum. görmedim bi şey diyemem o konuda. büyüklük konusuna da girmicem tabi ki. ama bir atıp yatma ve kalkmama konusu kapalı kapılar ardında konuşuluyo. olm şunu antrenman programınıza göre ayarlayın. ya da bi antrenmanı pas geçin. özellikle bacak idmanının bi önceki ve bi sonraki akşamı kesinlikle yasaklı. kasıklarınız alev alev yanarken normal hayata devam etmek çok zor. çok sert antrenmanlardan sonra(hangi bölge olursa olsun) düzgün de beslenmediyseniz çeyrek atar yatarsınız. düzgün beslenip, düzgün dinlenin. onun dışında sürekli spor yaptığınız için hormonlarınız normal bi insana göre daha iyi çalışır zaten. varsa bi sorun artık orası psikolojiktir.


    -- spoiler --


    uzun oldu yazı ama yazarım dediklerimin çeyreğini bile yazamadım üşendiğimden. ilgilenen, merakı olanlar için kolay ulaşılabilir youtube kaynakları bırakıcam. boş zamanlarda bu konularda bişiler okuyup, izlemeyi seviyorum. ama şöyle bi durum var: bu konuları bilmeyen yok. herkes prof maşallah. profesyonel olmayan, çok da bu konuya takık olmayan biri olarak yazdım bunları bu arada. önce vücudu tanımak önemli, vücudun sporu tanıması ve alışması önemli. iştahı yönetmek ve iştahın sizi yönlendirmesine müsaade etmek önemli. amaan işte falan filan.



    orhan yılmaz - bayadır video atmıyo ama aşağı yukarı her konuyu konuştuğu bi youtube kanalı var. bu işi daha profesyonel seviyelerde yapanlar için konuşuyo daha çok ama yine de çok bilgili bi adam. güzel ipuçları düşüyo.

    fityemek - ne yiyip içeceğini bilmeyenler için. güzel tarifler de veriyo arada bu muzcu.

    ağırsağlam - bu tayfayı ilginç buluyorum ya. bi ara sırf powerlifting çalışıyolardı, sonra bi crossfit falan denediler, geçenlerde strongman rutinine geçtiler falan. bi talha vardı gitti geldi. vitaminsiz başkan öncülüğünde güzel işler yapıyolar bence. kendi sitelerinde yeni başlayanlar için beslenme ve antrenman programları var. furkan da kilo aldı baya. bi de okuyup, araştırıp içerik üretiyolar. ve kaynakları da paylaşırlar. iyidir o yüzden.

    emir inalbay - yerli ve milli ragnar başkan. çoğusuna itici gelebilir. ben kendisinin motivasyonuna hastayım. geçenlerde bi yarışmaya katıldı ve çok yorgun görünüyo son zamanlarda. güzel içerikleri var ama kanalda.

    ege fitness - geldik harbi itici adama. ama motivasyon ve hırs konusunda örnek alınacak birisi ve kendi açımdan itici görmüyorum. amerika'da kas bilimi gibi bi nane okuyo kendisi. günceli sürekli takip eder, kaynak paylaşır.

    #112736 fildirbas | 6 yıl önce
    3spor dalı