okul yeni bitmişti ve az bir maaşla işe başlamıştım. o sıralarda babamların şirketine turkcell'den hediye olarak birkaç cep telefonu gelmiş ve babam iki tanesini eve getirmişti. zamanının pahalı telefonlarından ama... aramızda yaşanan diyalog:
k: versene baba birini bana.
b: olmaz.
k: neden ya? ver işte.
b: olmaz dedim sana, annene vereceğim birini.
k: ya annem ne yapsın onu? versene bana.
b: çok istiyorsan satayım sana.
k: baba size hediye geldi onlar. ne satması... hem hediye olmasa bile insan kızına parayla mı verir? senin parayla alıp bana vermen lazım. vallahi ayıp.
b: çok istiyorsan taksit taksit odersin. her ay 200 liradan 4 ay öde, senin olsun.
k: offf baba tamam, ama çok ayıp yaptığın.
*****
telefonu aldım babamdan ve dört ay boyunca söylene söylene babama ödeme yaptım. utandım da bu davranışından. insan kızına kendisine bedava gelen şeyi nasıl satar anlam veremedim. dördüncü ayda son ödemeyi yaptığımda aramızda geçen diyalog:
k: bitti çok şükür, ama hala kızıyorum sana. ayıp baba ayıp!
b: (cebinden 600 lira çıkarıp son verdiğim 200 liranin üstüne koyarak) al. senin bu paralar.
k: baba bu ne şimdi?
b: hayatta bedelini ödeyemeyeceğin şeylere merakın olmamalı. bu telefonu istedin. bedelini de ödeyebildin. demek ki hak ettin.